Gizemin Nefesi
Bir rengi tutuyorum kollarından usulca
Kara benziyor ,yaza benziyor, ışığa Koluna giriyorum yürüyen zamanın Çekiyor beni, sevinç dolu bir boşluğa.. Hangi mevsimdir ihtiyarlık Hangi çiçeğin sararır benzi Bir harfe mi gizlenir savurganlık Gölgelere mi saklanır gözlerin izi. Nerede top koşturan çocuklar Nerede birlikte koştuğumuz çomar Hangi duvarın ardında saklambaç Nerede ,salıncaklar kurduğumuz ağaç.? Evin önünden süzülerek akan dere Şimdi nereleri geçiyorsun Bir beyaz kâğıttan yaptığım kayık Taşa mı takıldın ,eriyor musun.? Bir minik havuza buse konduran mehtap Tutar mı şelalenin nazlı yüreğinden Açar mı akşamları mavi vazolarımızda Odalarımıza şavkı vuran yıldızlar. Kırlara sevdasını serpen rüzgâr Konar mı papatyaların ıtırdan sinesine Göle inen sevdalı kuşlar ,söğüde sığınan kumrular Bir lahza içer mi can suyundan. Şimdi uzakta bir resim taşır dostlar Ardında alevden şu dizeler yazılı : “hayat akan bir sudur ,bir gün gelir ki kurur Bu sönük hayalim ,ebedi sizde durur !”. Yaslı bir bulut gibi yağmur gibi can gibi Üzerimizde yalnızlığın nefesi Bir kalem, bir mermer, bir anlık heyecan Açılıyor gibi ufkun nurdan perdesi.. temmuz/2010/İstanbul |
sağlıcakla kalın