KINALIZADE HASAN ÇELEBİ (Gülce-Bahçe)Osmanlı döneminde, düşleriyle yetişen Aşkın dehlizlerine, yürüyorken gelişen Yaşamın yaprağına, gözleriyle ilişen Yepyeni heveslerle, yakınların gözü şen …Olan ve kendisi yola düşen, ….Müderris Kınalı zade Hasan Çelebi …..Bin beş yüz kırk altı yılında Bursa’da doğdu ……Fıkıh ve kelam âlimlerinin büyüklerinden oldu ……..Cehaletini ilim ve irfan ile kovdu… Babası bilgin kınalı Zade Ali Efendiydi Müderrislik ailecek onların hepten fendiydi …Bursa’da Hamza Bey Medresesindeydi müderris …..Kınalı zade Ali Efendinin babasına ……Emrullah efendi dendiydi …….Onun babası Abdulkadir Hamidi de ……..Veriyordu yanakları Gülşen, ………Yüreği ilme susamış talebelerine ders. …Kınalı Zade Hasan Çelebinin büyük dedesi …..Sakalına kına yaktığı için söylendi ziyadesi …….Kınalı zade diye tanınır Hasan Çelebinin ……..Dedesi ve babasıyla kendisi Veli olan dedeleriyle, eli öpülesi babası Var idi belki bir hırkayla, belki birde kalın abası Değildi onlar insanların, hiçbir ahvalde de kabası Zamanın en yüksek bilgili, âlimleriydi tebaası Harama helal, helale haram diyen tüm beylerden Haramlardan ve şüpheli olan bütün her şeylerden ……Haram olma korkusuyla ……..Mubahların çoğundan sakınırdı ………Tüm aile bütün kurgusuyla… * Hasan Çelebi önce babasından Babasından ve diğer âlimlerinden zamanın Zamanın büyük âlimi Ebussud Efendiden de ders aldı. Ders aldı özellikle fıkıh ve kelam ilimlerinde İlimde yükselerek icazet alıp Alıp, oldu züht ve takva sahibi Takva sahibiydi, ilmiyle amil büyük bir âlimdi. Âlimdi de dini emir ve yasaklara uymakta çok titizdi. Titizdi kanunlara uyma konusunda, iradeye haizdi Haizdi kuvvetli bir edebi şairliğe Şairliğe ve yüksek bir hitabet gücüne sahip edipti, vaizdi. * Bunu da Göstermektedir Sayısız beyitleri… Dini kitaplara koyduğu Yerli yerinde şerhler ve ekleri Yürekten yüreklere çağlayıp dökülen, Şiirlerindeki edebilikten de üstündü. ‘Âlimler İlime doymaz’ Dedi ilme yürüdü. Tahsilini tamamlayınca Müderrisliğe hemen başlayınca Bir adım atıp yaşı yirmiye yüründü… Yürekten yüreklere bilgiler dilden dökülen! Bin beş yüz Altmış yedinin Gönle gülen gününde Ahmet Paşa Medresesinde Bursa da vazife aldıktan sonra Bir senecik geçmişti de bu görevinde Babası olunca kadılık görevine tayin Çuhacı Hacı Medresesine müderrislik göründü… * Üç senelik bir zaman, daha yeni geçtiydi İstanbul’a geçti de, yer İbrahim Paşaydı Medrese müderrisi, olup ilme maşaydı Bu güzel görevle, ay turunu seçtiydi Karanlığa düşen loş, bir ışık gibi düştü Aydınlandı gönüller, bildi okudu diller Çeşitli görevlerde bulundu has bel kader Üç günlük bu ömürde, yine yol görünmüştü Sene bin beş yüz seksen, Bursa Sultaniye de İki yıllık bir zaman, görev alıp da döndü Medrese Sahnı Seman, İstanbul ona yöndü Orda ki Sultan Selim, Medrese-i Haniye de Görev aldı sırayla, geçince bir yıl daha Süleymaniye’deki, medrese ilme oldu saha * Yıl bin beş yüz doksandı, kadılığa erindi İlk olarak bu yolda, Halep’e yol güründü Mısır, Kahire, bursa ve Edirne onundu Bu güzel iller için, kadılığa yüründü Bin altı yüz yılında, o nurlu ve onurlu Günümüzde şahadet hatıraları dolu Gelibolu da kadılık, olduydu derken yolu Halka hizmet düsturu, düşünmezdi hiç pulu …Eyüp kadılığı da yaptı bir zaman, bir ara ….Derken bin altı yüz iki de Eski Zağara …..en sonunda Mısırdaki reşit beldesi kadılığında …...Bin altı yüz dört yılı olduğunda ……Hastalanıp vefat etti bir yıl burada kaldığında …Kınalı zade Hasan Çelebinin en ünlü eseri ….Üçüncü Murat’a sunduğu şairler tezkiresi …..Bir derya ki yükseklerdedir dibi ……Babası kınalı zade Ali Çelebinin Ahlakı ala kitabı gibi Bu eserde çok rağbet ve itibar görmüştür Şöhrete giden yolda, kader ağlar örmüştür Cihanı Osman’a da, namıdır salınmışta O da bir çelebidir, belleklerde durmuştur… O üç bölümden oluşan şairler tezkiresinde Söyleyeyim bakayım da neler var içerisinde Giriş bölümünde şair ve şiirlerden bahseder, Birinci Bölümü şair padişahlara bahşeder, ……..İkinci bölümde şehzade şairleri neşreder ………..Üçüncü bölümde ise harf sırasıyla Arap alfabesinin, …………Beş yüz yetmiş civarında, şairin hal tercümesi ………….Topladı eserinde bildiği şairlerin bir kümesi …Latifi ve Âşık Çelebinin eserlerinden faydalanmış, Onların ifadelerini yer yer süsleyerek Düşünüp taşınıp yeni fikirler düşleyerek …..Kendi tespit ettiği bilgileri de eklediği bu eser ……Türk tarih kurumu yayını olarak …….Bu güzide eser iki cilt halinde gözünüzden öper. ...Aynı zamanda; Şair olan kınalı zade Hasan Çelebi Yazılmasa da derli toplu şiir kitabı .....Dağınık bir hal ile mecmualarda yer alsa da Kitap haline gelmiş, divanı ise yoktur Gürül gürül çağlayıp, dinleyen ve okuyan Yüreklere sımsıcak, dola dola akışan Şiirlerde şairin, ustalığıysa çoktur… …….Bundan başka Dürer ve Gurer haşiyesi ……..Ve vardır çeşitli mevzulara dair ………Vardır kaleme alınmış birçok güzide risalesi ………..Bundan ibaret Feyzullah’ın bilgi ziyadesi. Ol ulu veliler olsun, bizlere ışık halesi Bize verildi kısacık, bir ömrün ihalesi Seviler toplayalım ki; ebedi aşkın lalesi Bir yol bulup şiirlerle aşka yürüyelim dedik ………Şairler tezkiresinin asıl adı Tezkiret-i Şüara Sorma kardeş şairlik zor, şiir yazmak zor bu ara İlham gelmez bilir misin, bakıyorum havalara Kelimelerim bitince, düştüm arkadaş bak dara Bir yol bulup aşka, şiirlerle yürüyelim dedik… Feyzullah Kırca Akbaşlar köyü / Dursunbey |
Bu güzel şiiri ve çok değerli şairini yürekten kutluyorum… Selam ve dua ile