KATİP MUSTAFA ÇELEBİ (Gülce-Bahçe)
Bir gülün tohumu düşer ki toprağa
Adı Mustafa’dır yazılır yaprağa Bin altı yüz dokuz yılı şubatında Doğunca sarılır yeşil bir kundağa …Doğduğu İstanbul’da bebekliğini yaşadı ….Sevimli bir bebekti o da, değerli bir paşadı… Babası Abdullah ki Enderun’da yetişmiş Sarayda nasip olmuş, silahtarlık görevi Türlü silah ve mermiyle, haşir neşir olup pişmiş Bilmiş ve de öğrenmiş, silahın nedir türevi …Emekli olup ayrılmış saraydan ….Sona erince bu hizmetteki görevi… …..Eğitmeye koyuldu oğlu Mustafa’yı ……Bunu bildi, bu yolda ilerlemek oldu ödevi On dört yaşına kadardı, birçok kitap dikizledi Özel bir eğitim gören, Kâtip Mustafa Çelebi Topladı çok bilgileri, sanki hep birer leblebi Dünyada olan biteni, o hep ilgiyle izledi Doğuda hacı halife, batıdaysa hacı kalfa Adıyla tanınır oldu, o zaman yaşayan halka Toplanır oldu düşleri, fikirler başında halka Yaydı beyni dalgaları, kimi beta kimi alfa ….Bin altı yüz yirmi üçte, Anadolu muhasebesi …..Kalemine katip olarak girdi. ……Bir zaman bu görevde başarıyla hizmet verdi. Dördüncü Murat Han’ın, hanlık erişiminde Doğuya seferinde, utku Girişiminde Kâtiplik yaparaktan, orduya katıldı da Kalemini harcadı, yazı ibrişiminde Bin altı yüz otuz beşte, İstanbul’a dönüverdi Kendisini tümüyle de, okuyup yazmaya verdi. Dönemin bilginlerinin, derslerine katılarak Medrese öğreniminde, eksiklerini giderdi Coğrafyadan tarihe, astronomiden tıpa Geniş bilgi ağının, sahibi olan kâtip Ol zamanda malikti, çok sayıda kitaba Bir sevda gamzesini, özler çelebi hatip… Bin altı yüz kırk beşteyse, sırası geldiği halde Beklide umut beslerdi, ta derinlerde gönülde …Yükselemediği kalemdeki görevinden ayrıldı …Yürüdü kendi bildiği yolda ve izde ….Ancak bin altı yüz sekizde ‘Takvimü’t Tevarih’ adlı eseri dolayısıyla Şeyhülislam Abdurrahim Efendinin ricasıyla Kalemdeki ikinci halifeliğe getirildi. Beklide böylece gönül kırgınlığı giderildi… Okuyarak hayli çok kitabı sağında ve solundaki Bundan sonra da öğrenme ve öğretme yolundaki …Çabalarını sürdüren Kâtip Çelebi ….Peş peşe yapıtlar vermeye başladı ….. Ta o günden bugüne, bugünden de geleceğe …… Değerleri bilgi ve belgeleri, çevrilip okunsun diye haşladı… Telif ve çeviri olarak tam yirmiyi aşkın Kitap yazdı bilgi olarak deryaları taşkın …En önemlileri bibliyografya, coğrafya ve tarih ….Verdi en güzel örnekleri sarih Altı ekim bin altı yüz elli yedi de Benim vadem buraya kadardır dedi de İstanbul da Hakkın rahmetine kavuştu Ebedi âlemine sessizce savuştu Muhteremler dilerseniz, eğer biraz eğinelim Önemli eserlerine, kısa kısa değinelim …Şiirsel renklerin, renk renk tabakalarına ….Bir çentik daha attık diye sevinelim * Arapça Fezleke; Tarih alanındaki, eserlerinden ilki Bin altı yüz kırk iki, tamamlar eseri Dört bölüm halindeydi, kitap Arapça veri Neler vardı eserde, bilmek istersin belki… Tarihin anlamıyla, neye vardır yararı Anlatıldı okura, gayet güzel ve doygun Bu alanda kılasik, İslam tarihe uygun Olarak yazıp nesle, öğretmekti kararı Yaratılıştan alıp, bulunduğu güne dek Kurulan devletlerle, meydana geliveren Önemli olayları, sıralatmış dil veren Nesil hisse alsındı, belki amacı bir tek Belki başka ihtimal, başka kalemle pişer Tarih bilmek isteyen, gönülcüklere düşer * Türkçe Fezleke; Arapça fezlekenin, devamı nitelikte Yaşam öykü esere, yer verir özellikle Bin beş yüz doksan birden, elli dörde olaylar Osmanlı tarihinden, yazılmış gün ve aylar Bilir eseri okuyan, bütün bayan ve baylar Arapça fezlekenin, devamı nitelikte Olaylar alfabetik, olarak sıralanmış Her yılın olayları, yıl sona aralanmış Ölen devlet adamı ve bilginleri anmış Yaşam, öykü, esere, yer verir özellikle * Takvimü’t Tevarih; Tarihlerin Takvimi; Bil gözüm sende Tarihlerin takvimi Demek imiş de Yeni öğrendim bende Âdem resulün Günüden itibaren Bin altı yüz kırk Sonrasında bile ki Sekiz yıl daha Tarihsel olaylardan Bahseder yaren Alfabetik olarak. Bilinmez tende Tarihlerin takvimi Tekrar etmesin Hatalar ülkemizde İstermiş her hal Zamanda yürüdükçe Gelecek günde Düşmeyiniz der derde… * Tuhfetü’l Kibar Fi Esfari’l Bihar; Deniz Savaşları Hakkında Büyüklere Armağan; En Çokça Tanınmış Elzem eser Güzel kaynakça Deniz Savaşları Hakkında Büyüklere Armağan adlı kitapça Ta ki kuruluş döneminden Hem denizciliğin öneminden Bin altı yüz elli altıya kadar Denizciliğin tarihçesi yanında Osmanlı donanmasının tersanesiyle Bahriye örgütü işleyişinden bahseder. Ve kaptan-ı deryaların yaşam öykülerinden Onların güzel ve asil değerlerinden bahseder. Sonundaysa son zamanlarda denizlerdeki alınan Başarısız sonuçları bertaraf etme yolunda birçok, Kendince doğru bildiği güzide öğütlerini sıralar... Başbakanlığa bağlı denizcilik müsteşarlığı tarafından Türkçe ismiyle Deniz Savaşları Hakkında Büyüklere Armağan Olan bu nadir eseri iki bin sekizde yayınladı İdris Bostan Umuda yaslanınca güneş fışkırsın diye sararan odalarımıza Bir mavi masal yeniden demlensin diye günümüzdeki öz hayatımıza * Cihannüma; Coğrafi yapıtların en önemli eseri Osmanlı coğrafyası için çığırlık veri … Kâtip Çelebi’nin iki kez yazdığı …. Bin altı yüz kırk sekizde yazmaya başladığı …..Cihannüma’nın ilki ……Klasik İslam coğrafyası temelindeydi. Bu eserini henüz daha bitirmemişken Noktayı son satıra, henüz değdirmemişken …Eline geçen Gerardus Marcator’un atlasını ….Bir de buldu Fransız dönmesi Mehmet İhlas’ını …..Latinceden Türkçeye çevirterek yeni bilgiler edindi. ……Ol Cihannüma’yı ikinci kez yazmaya didindi. O günler coğrafyacılık bu günden çok daha zor işti Derken yine Marcator’un Atlas Minor’una erişti Bunların yanı sıra batılı coğrafyacılar olan Ortelyus, Culuveryos ve Lorenz’in eserlerinden de ………Azami derecede yararlanmaya girişti ………. Doğal olarak eski Arap, İran ve Osmanlı ………..coğrafya eserlerini de kullandı… ….İkinci Cihannüma, dünyanın yuvarlak olduğunu …..Üçte ikisinin suyla dolduğunu Kanıtlamaya çalışan, fiziki coğrafya ağırlıklı Bir bölümdür ki yazılan, yer kürenin merkezine Belki de öbür yüzüne, kürek çeken dağarcıklı, Yönelik olan bu eser, tüm dünyanın herkesine ……Bu giriş bölümünden sonra yazıp menzilde gider …….Kristof Kolombo ve Macellan’ın ……..Keşif gezilerinden de bilgi verir, söz eder… ………Japonya’dan başlayarak tanıtır Asya ülkelerini ……….Yönetim biçimlerini, ekonomilerini ve tarihlerini İnançları konusunda veriyor bilgilerini İslam coğrafyasınınsa, yanlışa ilgilerini El yazması yazılarla, kalemin kamerasından Görülsün diye hatalar, satırların arasından ……………Okuyan gönüllere gösterir… Bu yanlışların ve hataların Kullanılmadık haritaların Eksikliğinden ileri gelir Diye açıklar, sözünü bilir. İkinci cihannüma da anlatılan son yer Van’dır Cahillerin muhabbette dövdüğü hep boş havandır. Birinci cihannüması Osmanlı Avrupa’sıyla Kapsar Kuzey Afrika’yı, batıyı ispanya’sıyla Anadolu’yu da yazar, tüm güzel manzarasıyla Dağıyla, taşıyla gözer, söze dizer ovasıyla ….Her iki esri cihannümada ……Ek olarak kullanılır elbet harita… ……..Cihannüma özünde ………Tüm İslam ve Hıristiyan coğrafyacılığının da ……….Özünde ve sözünde… ………...Temeli olan Batlamyus Kuramına dayanmakla birlikte, Aşkına keskin yolları, yaza çize geçmekte Hem de o güne kadar, hiç yararlanılmayan Osmanlı coğrafyası, adıyla anılmayan …………….Batı kaynaklarını tanıtması bakımından ……………...Büyük önem taşımaktadır hatta... * Keşfü’z Zünun An Esamü’l Kütübi Ve’l Fuünun; Kâtip Çelebinin en ünlü eseri batı da tanınan Tanınan ve bilinen on dört bin beş yüz kitap ve risale eseri, Eserlerin yazarları ve de isimleri Arapça yazıyla Yazıyla, adıyla ve tadıyla On binlerce eserden bilgi vermek maksadıyla yazılmış Yazılmış bir bibliyografi sözlüğü olan eser Eser geçmişten günümüze Günümüze ışık tutan bir bibliyografi huzmesi Bilim tasnifine ve alfabetik sıraya uygun Uygun desenli bir kilim gönlümüzün kışlasına serilen Serilip, derilip ve de düzenlenmiş Özenilmiş ve bezenilmiş, yirmi yılda Yirmi yılda bitirilip düze inilmiş… * Düstüru’l Amal Li İslahi’l Halel; …Kâtip Çelebinin tarih felsefesini ….Toplum görüşünü açıklayan dil nefesini …..Ve kalem sesini Ortaya koyması bakımından, önemli olan bu eserini Bir düşün hikâyesi dökülür, sanki yorgun vücudu terini Bu emek dolu eser de kısa kısa dört bölümden O gün dağlar düze düşer, dünden bu güne oluşur Mevsimlerin en efsunlu sözcükleri dolup tümden İbn-i Haldun’un etkisi, bu risaleye doluşur. Yaşayan bütün toplumların da canlılar gibi Ölümler ile sınırlanmış zamanlılar gibi Doğup gelişip öldüğü görüşünü yineler Dökülür der ülkelerde, düşer başaktan taneler… …Bu dönemlerin uzunluğu ve kısalığı ….Yaşamda huzurlusu ve alığı …..Toplumun yapısına ve kişilere göre ….. .Kendisine göre uyulan bir töre …….Var olduğunu ve değişkenlik gösterdiğini ………İdrak etsin ister nesiller ve sineler… Osmanlı toplumunun ömrünün uzaması, Refah ve mutluluğa, çok huzura dalması, Her zümreden insanın ders ve öğüt alması, Yolunda çok gerekli, öğütlerini yazar ….Alınması gerekeli gördüğü önlemleri sıralar… * İlhamü’l Mukaddes Fi Feyzi’l Akdes; Daha çok dinsel, konular tartıştığı Önemli eser, yazmaya çalıştığı Her bir satırda, kendini aştığı Bilgi dolu, güzel eser Dünya kuzeyi ülkelerindeki Namaz ve oruç ibadetindeki Zamanlarının bilinmesindeki Bilgi veren, güzel eser Şu dünyamızda güneşin doğduğu Aynı zamanda hem bir de battığı Bir yerlerinin olup olmadığı Sorusunu soran eser İnsan ki her ne, yana yönelirse Mekke’den başka, kıble aranırsa Tartışır yok der, eğer ki okunursa Bu bilgiyi, veren eser Arapça olan, ünlü yapıtında Bu soruları, çok çalıştığında Şeyhülislam’a, sorup açtığında Doyurucu bilgi yok der Bilginlere de, söyler sorduğunu Bir yere varıp, orda durduğunu Son bilgisini, bize derdiğini Söylediği, güzel eser * Mizanü’l Hakk Fi İhtiyari’l Ahakk; …Son yapıtı olan bu esrinde ….Dönemin bilginlerinin tartıştıkları …..Doğru dedikleri fikirlerle çarpıştıkları ……İlimleriyle yarıştıkları Konular hakkındaki yazdı düşünceleri Karşıt düşüncelere öğütler hoşgörüyü Kavga edercesine bilginler önceleri Tartışmayın söyledi, bu güzel öngörüyü ………Temelsizdir dedi bunlar ………..Bunun zararlarını vurgular… Bu eserin sonunda öz yaşam öyküsünü Yer verip anlatır da, hayatın türküsünü Anlatmıştır okura, bilinen görgüsünü Gündüz ve gecelerde, an be an örgüsünü …Çok ünlü bilinen eserleri ….Söyledim size …..Yirmi üç eser hepsi, var daha diğerleri ……Hitap eder hepsi bize …….Bilgi ve belgeye aç ise gönlümüze…. Feyzullah Kırca Akbaşlar Köyü / Dursunbey |