İSTANBULİstanbul,bu aleme cennetten düşen bir köşk, İstanbul,dar’ül vuslat,dar’ül hayat,dar’ül aşk. Yedi tepeden bakıp,yedi alemi seyret, Minarelerle yere çakılmış Sultanahmet. Kırgın yalnızlığını seyreder duya duya, Yaşlı anılarıyla kederli Ayasofya, Semaya yükselirken, dualar her saniye, Şaha kalkmış bir kısrak gibi Süleymaniye. Sahaflarda gömülüp kitap sayfalarına, Eski alyans,eski aşk düşer Çınaraltına. Güvercinler el sallar yürürken Beyazıttan, Nezaket abidesi,süslü Valide Sultan. Nice aşklar yaşadım,der gibi Kız Kulesi, Eyüp Sultan,gönlümün huzur bulan köşesi. Denizden çekerlerken,güneşi balıkçılar, Sessiz,sakin ve sevda doludur hep Üsküdar. Ruhumun anahtarı saklı Yuşa Tepesi, Bir yanda vuran çan’lar,bir yanda ezan sesi. Martılar mesken tutar,dinlenen vapurları, Denizi gözler hala,boğazın hisarları. Boğazın kıyısında,suya inmiş yalılar, Muhteşem emanetler saklı yaşlı saraylar. Her yerde ecdadımı hatırlatan eserler, Yüzlerine tuğralar nakşedilmiş çeşmeler. Sen bu mavi bahçenin parıldayan gülüsün, Mahsun kalplerimize usulca süzülürsün. Sende açar çiçekler,solmaz gönül güllerin, Hep ümidi olmuşsun dargın sevgililerin. Boşuna aramışlar ab-ı hayat senmişsin, Ne muhteşem sevgili,ne eşsiz güzelmişsin. Karlar düşer kubbene,yağmurlar koşar sana, Süzülür toprağından sahabeler katına. Aşkıma aşk isterim,adı İstanbul olsun, Derde derman isterim,adı İstanbul olsun. Bizi anmış seninle Hazreti Rasülullah, Ne seni bizden alsın,ne bizi senden Allah. Bedrettin Erol |
şair de kutlanmayı