Âlem-i Sır'dı
ALEM-İ SIR’DI
Seni sana tanıtan Beni bana anlatan Gönülde bir oturan O sohbete katılan Gözleriyle bakışan Dilerliye atışan Kalpleri bir vuruşan Birbirine danışan Âlem-i Aşk diyarından Sohbetleri oluşan Âşık bunlar anlaşılan! Neye âşık diye danışan Alır cevabını onlardan Bizde soralım o zaman Ey âşıklar masası selâm! Geçiyordum takıldı size gözüm Sohbetinize kulak misafiri olmuşum Sevgiden doğan âşıksınız anladım Bu ne muhabbet ey canlarım Kalp kırmaz, gönül yarmaz Kimse kimseyi azarlamaz Bu sohbeti herkes anlamaz Özü bir, sözü bir, dostlar mısınız? Dille dudaktan çıkan her sözünüz Birbirinizi bak kucaklıyorsunuz! Ey geçen derviş sen neredensin? Bu masaya sen, hoş selâm verdin! Bizleri sanki kıymetlendirdin! Nedenini bize anlatır mısın? Ben gezgin fukara bir dervişim Diyar, diyar gezer gönülleri işlerim Şu âlem sözlerini işler biçerim Bu sözlerden anlam duygu seçerim Malûm sözlerinizden sizlerin Gizli değil apaçık sözlerin Âşık gibi konuşan, dilleriyle danışan Bir sefa gördüm sizde ahu, ahuşan! Bu dünyevi sohbetlerden uzaklaşan Gönül muhabbetiyle kazanılan Âlem-i Gönülde, bu âlemde olan.. Gönül muhabbeti, dedim bu anlaşılan! Nedeni ile sebebi bu sizlere sunulan! Sevgi den doğan, dudaktan alınan Aşkın tadıyla alınıp yutulan.. Çayınızda, kahvenizde, sevgiyle aşk olsun! Daha çok gidilecek, gezilecek diyarım Uğrayıp da dil ile selâmlaşacak Gönülden sarılıp kucaklaşacak Bir söz ile bırakılıp, bir söz ile alınacak Sevgiden doğan, âşık diliyle anlaşılacak İşte, benimde onlara bırakılacak Daha nice, nice hediyelerim var! Dedi ki âşıklar; bu dervişin adın ne? Bizi de hayran kıldı kendine! Nerden gelip, nereye gider kine? Aşk-u meşk eyledi bizleri kendine! Birden çıka geldi, sır olup gitti yine! Beklide o gelen derviş âlem içinde.. Âlem gibi “Alem-i Sır”dı bizlere! Alem-i Sır * * * * AHUŞAN: Şanlı güzelliği olan. Ahu: Kardeş, dost. |