ÖYLE KAL ! EN EYLÜL YANIM BU
Gecenin kollarında d/inliyorken düş sızım,
Bir deniz yıldızının koynunda sınırsız çekildi sular. Bakışındaki hercai karanfiller Öldüresiye mevsimlere bulaşmış. Yağmurları az olur dikenli telli kentlerin. Yağayım bir beyaz duvakla, titreyen geceye. Ört! Sırtımdaki bu senli kırbaç yaralarını. Ört!Adının kanadığı tüm dualarımın izlerini. Mühürlü, nehirlerin kurağında s/aklı kaldım yine de. Kaçak tenhalarda, Toprak yeniden dirilince Sardunyalarla kokun geçiyor. Ama öyle kal.. En eylül yanım bu Öyle kal.. Keşkelerimin en bebek halinde. Sendin! En kırılgan baharım,dilsiz besmelelerimde Ödünç dünyana inat hüzünlerden topladığım. Kederli siyahları bilmelidir, şair dediğin. Sayıklamalarımızdan oluşan ,bir mahşerin kıyısında, Gönül, utanmayı terk edince en uzak ummâna kadar s/aklanır. Kapıları kilitlenen, fesleğen kokulularını, Güneşleri köşe başlarında söndürünce geri getiremezsin. Bahar vurgunu bir çığlık kopar, bir kanun tınısında. Geceye hançer vurmuş isyanlar. Sensiz tiktakların omzunda ağlarken ben. Kuytu memleketler kanar ötelerde. Bırak beni artık! Bir zamanlar beni seven senin içinde. Bırak beni artık!Dile düşmüş çiğ tanelerimin geç kalmış tövbelerinde. Bırak beni artık!Müptezel rüzgârlar dudaklarıma dokunsun. Kefareti mi, ben onu zaten çoktan ödedim. ’Seni seviyorum’diye nefes alan yüreğimde Ben senli hecelerimi çoktan öldürdüm ki , namusumu temizledim. /Şimdi her şiirimden soluklarına bir ölüm düşür, bu şair ölüp de yazarken dize dize ki tek bir dizem bile ihanetinle can çekişen, bu sevdaya merhem olmasın.../ YASEMİN CANAN… Şiirime güzel ve özel yorumuyla ses nefes veren değerli şairim Bakican Bey e videosunun düzenlemesinde emeğini çabasını katan güzel zarif ruhlu İclal Yalınkılıça sonsuz teşekkürler ediyorum en içten sevgi ve saygılarımla... |
"Tahliyesi yok bu yazgının, beraati yok, kefareti hiç yok! Yüzüme astığın yalan(cı) gülüşünden başka sana verebileceğim hiçbir şey(im) yok! Erteleyemem, inmeliyim bu durakta. Köşe başında duran fahişeden geri almalıyım ıslıklarımı! Kara(n)lığımsın...
Yutkunuyorum ölümün en siyah halini... Sahi ya, her renkten karanlıktım ben! Boğazıma takılmıyor melekler... Son kez, düşüme ağlıyorum. Gözyaşlarımın tadı, tuzsuz! Senelerin yorgunlukları üstünde, toz rengi hepsi... Bilmediğim zamansızlıkta, asla duy(a)mayacağın çığlıkta, son/baharı kuşandım.
Kökleri gökyüzünde yeşermiş çınar gibi devrilirken ben satırların musallasına, omuzlarımda ki meleklerin kanatlarında savrulacaksın duvağımdan, başka duvaklara... Burada şehrim yok... Şehrim(iz) yok! Harflerin açtığı çukur tek kişilik, hadi artık git!..."