.kan
kanım kaynamıyor artık sana
kan kaç derecede kaynar ki? aslında istememiştin gelmemi görmek, duymak, dokunmak zordu başlarken "öyle kalsın"dı temennin. ben yine de geldim ama göremedim, değemedim sana. rengarenk olduğunu sandığım düşlerin renklerini şimdi kulağıma fısılda efendim, ne söyledin? "siyah-gri" sadece, bana göre. sen bana beyaz’ı bile unutturalı çok oldu aslında. ne "kal" derdin ne de "dayan!" "git" demek varken uğraştırırdı seni zira. zaman alabilirdi ama sen sevemeyeceğini anlamıştın -miş’li geçmiş zamanla. birkaç hedefin üzerindeki objeydin sen -ya da suje ne fark eder?- onlara ulaşmak seninle olmak demekti. artık hedefsiz bir şekilde boş durmamın sebebi sensin. alkışlarla yaşayacaktır adın, canın ve kanın. şimdi dönüp baktığımda elimde kalan yarım yamalak ve yaşanmamış, sadece hayali kurulmuş olan anılar. gözlerin donuk bakıyorsa bile, son sözlerin de olsa söyle bunu bana: kan kaç derecede kaynar!? kanlarımız ne zaman dans edebilir gökyüzünde bulutlarla? |