1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1782
Okunma
kanım kaynamıyor artık sana
kan kaç derecede kaynar ki?
aslında istememiştin gelmemi
görmek, duymak, dokunmak zordu başlarken
"öyle kalsın"dı temennin.
ben yine de geldim ama
göremedim, değemedim sana.
rengarenk olduğunu sandığım düşlerin renklerini şimdi kulağıma fısılda
efendim, ne söyledin?
"siyah-gri" sadece, bana göre.
sen bana beyaz’ı bile unutturalı çok oldu aslında.
ne "kal" derdin ne de "dayan!"
"git" demek varken uğraştırırdı seni zira.
zaman alabilirdi ama sen sevemeyeceğini anlamıştın
-miş’li geçmiş zamanla.
birkaç hedefin üzerindeki objeydin sen -ya da suje
ne fark eder?-
onlara ulaşmak seninle olmak demekti.
artık hedefsiz bir şekilde boş durmamın sebebi sensin.
alkışlarla yaşayacaktır adın,
canın
ve kanın.
şimdi dönüp baktığımda elimde kalan
yarım yamalak ve yaşanmamış,
sadece hayali kurulmuş olan anılar.
gözlerin donuk bakıyorsa bile,
son sözlerin de olsa
söyle bunu bana:
kan kaç derecede kaynar!?
kanlarımız ne zaman dans edebilir gökyüzünde bulutlarla?
5.0
100% (1)