biz çok şeyiz
hayat her yanıyla kucaklarken buluşmalarımızı
biz çok anlamız
insanlar kalbin ayinesi gözleriyle hayran hayran izlerken kavuşmalarımızı



geceleri
yıldızlar öperken dudaklarımızdan
ya da gündüzleri yanaklarımızdan nehirler akarken
havasını soluduğumuz şehirler simalarımıza tek bir portrede bakarken
çok tanımlara karşılık gelmekteyiz
delmekteyiz birarada bulunmama hâllerini
sahillerini coşturmaktayız dalgalarımızın




biz çok anlamız
aşkın coğrafyasına dağ dağ el attığında avuçlarımız
biz çok kelamız
sevginin haritasına ağ ağ can kattığında yamaçlarımız


estiğinde rüzgarlarımız özgürlüğe doğru
ya da konuştuğunda suskunlukta dillerimiz
fazla şiirlere konu olmaktayız
dolmaktayız boşluğuna dünyalarımızın
ve
rüyalarımızın birkaç saniyesinde bile
koca bir ömrü beraber yaşamaktayız/birlikte sığdırmaktayız




biz çok anlamız
her dil
her din
ve her taş birbirimize ne kadar güzel yakıştığımızı görürken/itiraf ederken
örerken sıfatlarımızı zamirler
eylemlere ve söylemlere özne durduğumuz
herkesçe bilinmekte


ağızdan ağza dolaşmakta
her bir cümlesi bir romana tekabül eden öykümüz
her bir imgesi başka bir bahara meyilli sözümüz
denizi bol limalara yanaşmakta