BABAYLA SON KIRK GÜN(....merdiven altında bir kasa şeftali üç-beş karpuz çıra çıra kokan dede evinde uykulu gözlerimde köye babam gelmiş sevinci dededen gelen “erkek çocuğa sarılma öpme sevme” hikayesini bilen çocuk gururum takla atmayı şımarmayı kenara bırakmış babamın karşısında köye babam gelmiş sevinci yaşıyor sarılmak istiyor ama yarım metreden kafasının sıvazlanmasına da razı sadece el öpmeye de… ......) BABAMMMM! bir nefesi esirgedi hayat senden son günlerinde oysa ne çekerdin sigarayı hayat senden yanayken iki lafı esirgedi hayat senden son günlerinde oysa ne çok severdin yara sarmayı vatan kurtarmayı… yiğit babam! nazik babam! beş yıldızlı menünde soğanla bazlamaydı aradığın sevdiklerinle hani gitmeye niyetin yoktu yanımızdan sonra görüşürüz sonra konuşuruz peki nerede ne zaman babam? elini uzattın tutamadım evimize gidelim dedin götüremedim babam ne zormuş çaresizlik gözlerinde ne zormuş yalnızlık yanında ne zormuş mucizelere bırakmak seni nefesini sesini… aneyyyy!!!! şimdi benim babam dut dallarının tepesinde bol limonlu taze balıkla şeker gibi portakal sularıyla karpuzun kıvırcığın göbeğiyle tatlı tatlı gülümsüyor... şimdi benim babam serin sularda kulaç atıyor benim babam çimenlerde koşuyor... artık kimse esirgeyemez senden ye KOCA HÜSEYİN bol yağlı tiritleri tereyağlı gözlemeyi... ardından bir sigara yak ve üfle gökyüzüne biz görürüz biz nerede miyiz? biz hastane bahçesinde seni bekliyoruz babacığım. ALİ ULUBAY (Temmuz 2008) |