Bir garip yolcuBir garip yolcuydu hüzün ağacı Ömrünü yollarda soldurdu gitti Yanına yoldaştı dinmeyen acı Derdini heybeye doldurdu gitti Yollar yarasının yolu gibiydi Gözleri şebnemle dolu gibiydi Kırılan ümidin kolu gibiydi Düşen gövdesini kaldırdı gitti Giderken gözlerim ona takıldı Aklıma derdinin sırrı çakıldı Dur da anlat dedim döndü yıkıldı Dedi;" Yârim yâdı güldürdü gitti" Sanki gâm köyünün dili gibiydi Yanmış alevlerin külü gibiydi Yoksuldu, yetimdi deli gibiydi Gözünü hayâle daldırdı gitti Öyle off çekti ki sızladı içim Kuru gözlerinde dert biçim biçim Dedi;"Ah gardaşım gönüldür suçum Sevdiğim giderken öldürdü gitti" Yolların savrulan yeli gibiydi Sazının inleyen teli gibiydi Gâhî meczup gâhî veli gibiydi Gölgesine namaz kıldırdı gitti Ardından yetiştim dedim;dur hele Nicedir sendedir kanayan çile Hiç mi kavuşmadın o gonca güle Dedi;"Felek bana saldırdı gitti Gâhî Züleyha’nın hâli gibiydi Yüzü âsûmânın gülü gibiydi Ayrılırken sanki ölü gibiydi Aldırmam dedi ya aldırdı gitti Görünmez yaradan süzüldü kanı Her adım attıkça azaldı canı Hafifçe bir yana büküldü yanı Böğrüne vurarak çıldırdı gitti Sanki aşılmayan bolu gibiydi Miskin Makberî’nin solu gibiydi Yoksul ozanların çulu gibiydi Sazını dağlara çaldırdı gitti ________________Makberî |