Ben Serhat Şehri Edirne
Günebakanlar gibi döndü kubbeler güneşe
Pınarlar fışkırıp kırk yiğit er başlar güreşe Eski Sarayın nâmı derin düşünce Kanunî Mimarinin adı şanı verilmiş izler Sinanî Şimdi seyrane geldi Hasan Sezai Gülşenî Çizilir Eski Caminin yeni duvarlarına Vav çizilir vavlar akar kılcal damarlarına Bedestende satışta yekpare keçeden serpuş Atlas kumaş ile ipek yorgan ederi kaç kuruş Selimiye büyüğü oldu Süleymaniye’nin Eseri baba oğlun Süleyman ile Selim’in Dönmüştü Akıncılar akınlardan yorgun argın Küsmüştü Tuna kim bilir kimlere niye dargın Tunca taşar kabarır balıklar aç aç dolaşır Muradiye’den pilav kazanı suya boşalır Aşçı Dede hesabın verirde Hakk’a ulaşır Safa gelir Ankara’dan Hacı Bayram ile Köse Müjde verir Akşemseddin Murad ile Mehmed’e Şâhi adlı toplar Kostantiniyye’ye taşınır Pâyitaht yürür de imdi İstanbul diye anılır Şehr-i Edirne Mehmed isimli Fatih çıkarır Benden gittiler ona geldiler Günebakanlar hâlâ dönerler güneşe Abdülkadir Kalay |