Uzaktan en uzaktan -Zelal'e-
Sonbaharı Olmayan Şehirden
Sonbaharı kendinden kaçırıp Hüznü iliklerime kadar işleten Şehir... Bu şehirden duyduğum her ses, Hüzün sesinden başka bir ses değil Zelal... Sırılsıklam sokaklardan geçerken Bu şehri terk etmenin, Ne de fiyakalı olacağını düşünmemden olsa gerek Hayattan son bir nefes alıp gidesim var epeydir... İşte bu zamanlarda küçük zaman yolculukları yapıyor hafızam, Sen geliyorsun aklıma. Bilmiyorum ama Zelal ben unutulmamışlığını hatırlarken, Sen unutulmuşluğuna yüz tutan hafızanla nasılsın... Gizlice taşıdığım isminden, kurtulduğumu sandığım zamanlarda Ömür boyu isminin ağırlığını hissettim Tenimde Bedenimde Ve her zerremde... Senin gözlerinde merhametsiz çakmaya uğraşan bir şimşeği Benim gözlerimdeyse yağmaya meyilli bir yağmuru gördüm hep Zelal... ... Düşlerim aklıma geliyor arada Yitirilmeyen Ambalajı olmadığı halde Bozulup bir kenara atılmayan düşler Zelal... Kaldığı yerden çaresizce devam etse de Bir romanın en heyecanlı yerinde saklıyorum Tüm hayal ürünü gerçekleri Ve ifşa ediyorum tüm gizleri Unutulmuşluğumu Sevilmemişliğimi... ... Şimdi birazdan saat sabahı gösterecek Yıldızlar birer birer sönecek Durup son kez sessizliği dinlerken Tek düşündüğüm Dilinden dökülen kelimelerin verdiği mutluluğu Hangi ölümlü verebilir acaba ZELAL... Recep Güneş (yitik hatira) 29/05/2010 |
amma çooook bana bukar güzel gelmesi
zelal icin yazilmasi..olsa
zaten zelale yazilan her şey guzeldir