Bir Tabut ve Bir Kefen
Gündüz olur aklımla, gece olur kalbimle
Bu hayatın can veren cümleleri dilimde Halden hale giren bir ruh ve cismaniyet Biraz iyi biraz kötü, ortalarda bir niyet Kendimle hesaplaşır, görüşür ve anlaşır Ben benimle kavgalı, ben benimle barışır İnan ki her gün binlerce düşünceyle Binlerce hayalinle, her an aklım karışır... Bir ezan sesi duyar, içime su serpilir Şu bedenim aniden secdelere devrilir İnan ki kemiklerimin çıtırtısını duyarım Bir miraç âleminden aniden uyanırım Dünyaya iner, dünyayla haşir neşir Aklım ve kalbimle kendime Münker Nekir Soruyorum dilime, susmakta hikmet nedir? Söyleniyor kalbimde: Susmakta bir zikir... Çıldırmamak içten değil bu maişet derdiyle Kalbimde bin bir ölü maneviyat ferdiyle Ben bir başına kalmış, kendimle mücadelem Bu mecnun ahvalime, gülüp geçer elalem Bazen tutar gibiyim kalbimi ellerimle ve akıp gitmekteyim bir aşkın sellerinde Bazen masal, bazen hayal gibi gelse de Deviririm ruhumu, bir hayale tek celsede Bir değil bin değil, kâinat üstüme gelse de İster sel ister kıyamet şu cismimi delse de Merak ederim acep perde ardında ne var Benim görebildiğim sadece şu duvarlar Bir Musa oluverip der Kendi’ni göster Bir Musa oluverip edebiyle vazgeçer Bir nefis olurum ben, ben ben diye inlerim Şeytanlarım ne derse pür dikkat dinlerim... Bazen düşünürümde tüm hepsi imtihan Şu harabat ehli ben, bir o kadar viran Nice defineler var ki, aramadım ki bulayım Sanki nefsin elinde bir nevi bir kuklayım. Hem zenginim hem fakir, bilemedim sonu ölüm Bilemedim sonu toprak, bilemedim kefenle düğün Bilemedim ölüm benim sılam, ölüm benim köyüm Bilemedim toprak kokum, bilemedim toprak evim Bazen gözümde cüce bazen gözümde dev Ruhum içinde bir can, bedenimse bir ev Ve o evi ben ateşe vermişim alev alev İçinde imanım ve insanlığım yanıyor... Bir yarayım ben bende, içim içimi yiyor. Ben benden habersiz biri beni biliyor Aç bakalım Kitabı, bak sana ne söylüyor Sanki sağır ve dilsiz, kelamını dinliyor Anlamış gibi durup, ne dediğini bilmiyor Bilmiyorsun bilmiyor, bir gün öğreneceksin Bir gün sende elbet toprağa devrilecek Mezarın daralacak, gül kokun kokuşacak O kadar yanacaksın ki, toprağa karışacak. İstemiyorum artık ne olacaksa olsun Yeter ki şu ruhum can evinden çıksın İstemem başımı sokacağım bir beden Bana yeter artık bir tabut ve bir kefen. |