İstanbulİstanbul... ezelden alnında yazı, İsminden bîhaber.. meçhûl Fâtih’in. İstanbul... gönülde bir kadîm sızı, Her sancı bir haber.. yakın fetihin… İstanbul... ne ülke ne de bir şehir, Bir mekân içinde bir mekânsızlık. Ne tepe, ne güneş.. hiçbiri; zâhir, O, zaman içinde bir zamansızlık. İstanbul... akılla varılmaz ufuk, Dillerde haberi yalnız hikâye! Gönül gönül tüten bir tâze soluk, İstanbul ruh için zamansız gâye. İstanbul sonsuzun burcundan mektup, Harf harf her mânânın üstünde mânâ. Sırrımda... sırrınca anbean matlup, Parça parça, bütün bütünde mânâ. Gayretin burcunda bir nurlu bayrak, İstanbul bin yıllık remzi hasretin. İstanbul duymanın ötesi; idrâk, Vahdette yokluğu onca kesretin. İstanbul müjdenin içinde müjde, Güneşi, beklenen bir kıyâmetin. Ay gülünce gelir yıldızlar vecde, Resmidir, görünmez bir alâmetin. İstanbul; şüphesiz, şüpheyi inkâr, Şüphesiz’e aşk ve îman İstanbul. İstanbul; emânet, şeref ve vakar, Çağlar ötesinden ferman İstanbul... |