Halayık
//..En Akkor hikaye idi Kız kulesi
Marmara’nın yanağında küçük bir /ben/ Oysa senin ertelenmiş z/amanlara dökülürken takvimlerin O düz ayak evin camına nefesinle çizdiğin romanlarda Ağ(ır)laşırdı resimlerin..// Sen o zaman taze dudaklarını Baba’nın beyaz gömleğinin yakasına bandırırken Sonu gelmez buselerinle ilikler açıyordun O büyülü el başında gezinirken Nasıl da mutlu görünüyordun.. Gözlerin vişne çiçeklerini emerdi Tabiata bıraktığın yorgunluğunla mühürlenirdi Yaslı ayak izlerin Onurlu dahiyane kadın duruşun Hazin bakışlarından aynalara Aksederdi dişi çocukluğun Ve mor gülüşlerinde gizle(n)diğin masumluğun Pembe rüyalarında üşürdü bazen ruhun Kömür gözlerinden ısındı ya korkuların Bundandır belki de bu şairane yanların Yaralı ceylanların ağzına bağladığın derin ağrılarla değerlendi Kavileşen bitimsiz acıların Hiç dalgın bakmadın vitrinlere Merhamet beyazı bir yastıkta yayıldı siyah saçların Halayık.. Hayatın membaından acı şerbet tadında akıyordu yüreğindeki kılcal dereler Kaç asır öte peygamberler diyarından Yüceltilmiş başaktın sen Garip bir tehditle göğsüne düşen kara gözlerinden Erken baharlar geçerken Üç büyük gürültülü ses sonrası Altı geniş kanadı yorgan çekerken üstüne Yürek çöllerinden ipek yolu geçiyordu sanki türkülerle Bu yüzden işte sesindeki müşfik kudret Bedeninden önce büyüyen ruhun Mahmur gözlü bir çocuğun Uykuya hazırlanan esneyişi gibi Düşündükçe Hamağında sallandın geçmişinin Hep ağır kaldığın Tek kefeli terazinin kefesinde Halayık Safir saçlarını toplayan beyaz ellerinde Asil bir zarafetin inayeti var şimdi Ve… Kanını tutuşturan üç çocuk adam İnan ki Damlarında yıldızlarla dertleştiğin Sıcak bir Anadolu gecesinin üstünde Yeşerecektir illaki Serpilecektir gece mavilerin yine Unutulmuş sandığın zamanların Mehtabından cesaret aldığın kış kuşuydun sen Gerdanına soğuklar yağarken İçinde yaktığın şebnemler sönmedi hala İffetin sofranda bir baş soğanken Ve Halayık… O çınar altından seyre daldığın denizde Sarkık dudaklı iri kıyım kadınlar Sahte bir yaygarayla Şişkin elbiseli tırnaksız adamlarla Bodoslama dalıyor marmara’ya İhtiyar yılların boğazı katleden amansız güzelliğine Ne zaman çökecek zulmetim biliyor musun Süpürdükçe efkârımı marmara’nın mavisinden Bir bardak taze çay tadı Ukde kalacak içimde Geçmeyince boğazımdan Tadabilir miyim bilemem O semaver soğumadan Faruk Civelek |
offff güzel yüreğin var olsun harikasın yine dizeler konuşuyor can arkadaşım inan konuşuyor
allkışlıyorum iyiki varsın kutlarım güzel yüreğini sevgilerimi bırakıyorum yorumlayan arkadaşıda kutlarım hoşçakalın