…DEDİ Kİ ADAM;Bitti!... Bittim!.. Sen bitirdin, Yalnız sen bitirebilirdin zaten… Benim gücüm yetme(z)di!... Ne ben de cevaplanmamış bir soru kaldı, nede sana söylenecek herhangi bir söz!.. “Bitti” işte!.. Bitirmek istediğin gibi.. “Susarak ve susturarak!..” Törpüleyerek, eriterek, sabrımı mı sınadın bilmiyorum!.. Lakin sınırındaydım ve sınır ihlalinden yedim cezayı… Hep derdim ya; “sık kafama gitsin!..” Uzatma böyle, zorlanma, sıkılma, çekinme ve defet beni!.. Doğru olmazmış!.. Boş versene sen ya!.. “Ayıp olur” diye susmak kadar büyük “Ayıp mı” var? *** Diyemediğin sözlerin, kaldır(a)madığın kalkanların, ardına gizlendiğin dikenlerin ya da başka bilmediğim her ne var ise, hepsini senin hanende bırakıyor ve bilinmeze doğru yola çıkıyorum… Sinsice değil bu gidişim bilirsin… Bağıra bağıra, feryadı figan içinde…Günlerdir, aylardır süren bir hazırlık sonunda.. Ve nihayet... “Kahretsin!....” Bu bir terkediş değil!..... Bu ancak, terk edilmenin acısıyla bir yüreğin kendinden kaçışıdır!.. Uzakları uzaklaştırmak, ateşi ateşle yakmaktır! Bir intihardır belki “senin cinayet teşebbüsüne” karşı… Sen bilmeden, sen görmeden, öğrenmeden, bir yerlerde eriyip tükenmektir!.. Bazı insanlar bir şeyler yapmaktan mahkumdur, “yaptıkları için”, bazıları ise mahrumdur, “yapmaya cesaret edemedikleri için!..” Tıpkı bizim gibi!… Ben failiyim olan bitenin, sen ise gizli tanığı… sen; ifade vermeyerek beni müebbete mahkum eden, tetiği çekecek cesarete sahip ol(a)mayan, ne gel diyecek yüreğe ne de git diyebilecek basireti gösteremeyen korkak!... Evet bir korkak!.. Şikâyetin yoksa neden sızlanıyorsun ki? Otur oturduğun yere ve kabullen her ne yaşıyorsan!... Ya da mücadele et, neye mal olursa olsun… insan olmanın erdemi de gereği de budur!.. Hani şarkı seçerdin ya bazen “bu senin için, bu benim için” diyerek!.. Artık, içinde ayrılık kokan, veda kokan tüm şarkıları seçebilirsin benim için… Yokluğumda bana hediye et “ayrılıkları” ve “ayrılıkları anlatan” ezgileri… Gayrı “kendine ne seçeceğin” beni ilgilendirmiyor… Senin olsun diğer bütün şarkılar Sen ağlamayı da bilmezsin, azabın ciddiyetini de!... Böyle bir sevdanın ağırlığını nasıl bileceksin?.... Nereden bileceksin sükut-u hayali, nereden bileceksin iç çekmeyi, burkulmayı?... Senin oyun zannettiğin bu hayatın bir başkası için “cehennem” olduğunu nasıl idrak edeceksin?!... Sahi “Bana ne arkadaş” diyor musun? Diyemez misin?... Demez misin? Neden ki?! Demen gerek oysa!... Demelisin!.. Sen “Bana ne” diyemiyorsan ben diyeyim gerekeni… “Sana ne!...” Evet, “Sana ne” olan bitenden… “Sana ne” yitip gidenden… “Sana ne” ölmüşten kalmıştan… “Sana ne” aşktan sevdadan ha!.. Sana ne!... Sen bu sevdaya hiç sahip çıkmadın, sahiplenmedin ki, Hiç senin olmadı ki bu sevda!... Gözyaşı dökmedin, dökene acımadın ki!... Anlamadın ve senin için bir önemi olmadı ki hiç!.. Olsaydı tutardın bir ucundan, için acırdı bir nebze, üzülür gözyaşı dökerdin, “gitme” diyemediğin adama “defol git” derdin cesurca!.. ..”Sesin” olurdu, bir tepkin olurdu, dahlin olurdu, dahası erdemin olurdu!.. Ama yoktu!...... Eeee!.. “Sana ne o zaman olup bitenden” “Sana ne” “çekip gidenden!.” Bu satırlardan da pay çıkarma kendine, öylesine oku ve geç!.. Muhatabından da sana ne!... Bittim!.. Sen bitirdin, Yalnız sen bitirebilirdin zaten…Ve “Bitirdin!...” *** “Dedi” adam!... “Kadir Albayrak” |
kim kızdırmış sevgili şairimizi :)
oh olsun sizi kızdıran o kişiye yazın hak etmiş bak ben de kızdım şimdi ne güzel şiirler okuyorduk sevgi dolu ...
boşverin kızmayın daha fazla üzülürüz bizler de ...
kendinize iyi bakın ....