NUTUK - 1 (Gülce/Bahçe)
BÖLÜM-1
(N) eslin, bugünkü Cumhuriyetin nasıl inşa edildiğini bilmesi bakımından N (U) tuk; İt (T) ifak ve İtilâf safsatası altında ihanetin, riyanın Old (U) ğu bir arenada; Bata (K) lıkta emekle pekâlâ Vakur, (B) eyaz, dimdik bir zambağın, Yetiştiğ (İ) zemine zıt bir diklenişle büyüyüp, elverişsiz Koşulla (R) a dirençle var olabileceğinin, bu bağlamda Alelade bir çiçek olmayarak Çevresini de ışıltısıyla etkileyebileceğinin öyküsüdür. --Bir millet düşününüz; Asırlarca hür yaşarken, hak etmediği bir yenilginin ağırlığı altında inim inim inleyen… Dost bildikleri tarafından haince hançerlenen ve gizli bir paylaşımın mağduru olduğundan habersiz, parçalanan… -- 1.ci dünya harbi iki grup yaratır Birisi ittifakken diğeri itilâftır. İttifak’ ta Osmanlı, düştüğü durum gaftır İtilâf’ ın zaferi iştahayı kabartır. Yenilen Almanya’ nın umurunda mı Halk’ ım Faturayı ödeyen milletimin suçu ne? Takılmışlar edepsiz ve soysuzun ardına Ele verdiği talkın, kendi yuttuğu salkım! Saltanat ve hilâfet, oh ne güzel rehavet! Ne var ne yok aslanım, Damat Ferit’ in ile? Aciz, korkak ve bencil; hile içinde hile! - Bir ateşkes antlaşması imzalanır ki, evlere şenlik! Şartları ağır mı ağır… Hükme sadık kalmaz itilâf devletleri. Türlü bahanelerle birer birer iner donanmaları askerleriyle İstanbul’ a. Silah ve cephanesi elinden alınmış ordu ne yapabilir? İçeride ve dışarıda düşman kuruluşlar milli varlığa karşı… Göz göre göre parçalanmaya doğru gidişat, umarsızca... - Ey Benim Asil ve Mağrur halkım! Bekle az daha, Bekle, doğacaktır Güneş sana da, yakın… Biliyorum, yorgunsun Yoksul ve yoksunsun… Sen değil, seni Düşürenler Utansın! Dik dur Sen! Seyredecek mi Sandın bu hayâsız, bu Arsız, bu haksız Bu hukuksuz zulûmü Milletim? Hayır! Beklerken gök mavim, Sarı başaklar... Ve yeni ufuklarım; Açar yeniden Bir gül, ihtişamıyla Anadolu’ da… Ah! Güzel Ve özel memleketim; Dayan az daha... - Dayanacak, dayanacak da… İtilâf devletlerinin uygun bulması sonucu 15 Mayıs 1919’ da Yunan ordusu İzmir’ de… - İşgal altında ülkem, uyan artık padişah! Ne kadar tıkasan da, kulaklar duyacak ah... Adana’ nın yolları taştan değil, Fransız… Bu küstahlık bu arsız oldubittilere Kalır mı halk duyarsız? Urfa, Ayıntap, Maraş İngiliz’ lere peşkeş Yetmeyince, Merzifon ve Samsun’ u yutar leş. Antalya’ yla Konya’ da İtalyan birlikleri Cirit atar her yanda menfaatin itleri! Kor olaydım, kor olaydım Kor içinde kor olaydım Alev alev memleketim Kora düşen kar olaydım! - Anadolu’ da iki ordu müfettişliği kurulur. Ateşkesle birlikte birliklerin savaşçı erleri terhis edilerek savaş gücünden yoksun bırakılır. Merkezi Konya‘ da bulunan ikinci ordu müfettişliğinin 41. ci Tümeni Konya da, 23.cü tümeni Afyonkarahisar’ da, 12. ci Kolordu, karargâhıyla Konya’ da... İzmir de esir düşen 17.ci Kolordu’ nun Denizli’ deki 57.ci tümeni de bu Kolordu’ ya bağlanır. 24.cü tümen Ankara’ da, 11. ci tümen Niğde’ de bulunan 20. ci Kolordu karargâhıyla Ankara’ da.. İzmit’ deki 1.ci tümen, İstanbul’ daki 25.ci Kolordu’ ya bağlanır. İstanbul’ da 10.cu Kafkas tümeni var... Balıkesir ve Bursa bölgesinde 61.ci ve 56.cı tümenler, Karargâhı Bandırma’ da, İstanbul’ a bağlı 14.cü Kolordu’ yu oluşturur. Bu Kolordu komutanı meclis açılışına kadar merhum Yusuf İzzet Paşa... 3.ordu müfettişi Mustafa Kemal, karargahıyla birlikte çıkar Samsun’ a. Bu müfettişliğe bağlı iki Kolordu’ dan birisi Sivas’ ta (merkez 3.cü Kolordu.) Komutanı, Albay Refet Bey. Bu Kolordu’ ya bağlı 5.ci Kafkas tümeninin merkezi Amasya’ da, ötekiyse Samsun’ da...15.ci Kolordu Erzurum’ da, komutanı Kazım Karabekir Paşa... Bu Kolordu tümenlerinden olan 9.cu tümen, merkezi Erzurum’ da, komutanı Rüştü Bey… 3.cü tümen merkezi Trabzon’ da olup, komutanı Yarbay Halil Bey... Bu komutan İstanbul’ a çağrıldığından, tümen vekâletle idare ediliyor, Halit Bey İstanbul’ a gitmeyerek, komutadan çekiliyor ve Bayburt’ ta gizleniyor... Kolordu’ nun iki tümeninden biri olan 12.ci tümen Hasankale’ nin doğusunda, sınırda. 11.ci tümen Beyazıt’ da, Diyarbakır bölgesinde iki tümenli 13.cü Kolordu müstakil, İstanbul’ a bağlı bulunuyorken... 12.ci tümen Siirt’ te, 5.ci tümen Mardin’ de.. - Et Kemik Ve ruhtan İbaret mi Sanarsınız, can? Bu kaçıncı seherim geceden gündüze Bu kaçıncı selâmım yürekten, halkım, size? Bütün vatanseverler benziyorr, biliyorum Yeminle, tam bağımsız egemenlik, diyorum. Dönüşü olmayan yol, mevzubahis vatanım Bu ülküyle çıktığım yolda her şeye varım. Gidenler ve kalanlar, Çiçek iken solanlar Şehâdetlik katında Yeniden can bulanlar… Sarmış memleketimi Hıristiyan azınlık Kimi açıktan oynar kimiyse gizli zındık… Devleti bir an önce parçalamak emeli Yalanlarla örtse de, belgeye ne demeli Patrikhane Rum’ lara daha ne söylemeli? Sarmış memleketimi Hıristiyan azınlık! Mavri Mira Hey’ eti illerde çete kurmuş Yunan Kızılhaç’ ıysa göçmen eliyle vurmuş Patrik Zaven Efendi Ermeni için durmuş Kimi açıktan oynar, kimiyse gizli zındık! - Mavri Mira Hey’ eti tarafından yönetilen Rum okullarının izci teşkilatları yirmi yaşından büyük gençleri de içine almak üzere her yerde kuruluşunu tamamlar. Ermeni Patriği Zaven Efendi de bunlarla birlikte çalışmakta... Ermeni hazırlığı da Rum’ larınki gibi ilerlemekte... - Oy Samsun’ um, oy Trabzon, Karadeniz Kan ağlıyor, oy… Örgütlenmiş Pontus’ u Kalır mı beniz? Trabzon Samsun ve bütün Karadeniz, sahiller… Kazan kaldırmışlar, Kaynıyor Örgütlü adamlar; Pontus hayali... Durumun korkunçluğu, dehşeti karşısında Her yerde her bölgede kurtuluş çareleri... Kim kime inanacak bu çıfıt çarşısında Kolay mı sandın, kanar, açılan yâreleri Kendi kendine sarıp topluyor pâreleri Göz dikene cehennem, vatan, her parçasında Can verecek bir halkın gözdesi, gönül eri And içilmiş, dönüş yok! Son nefes, son neferi Durumun korkunçluğu, dehşeti karşısında, Her yerde her bölgede kurtuluş çareleri... Samsun’ un evleri denize bakar, Bir deniz gözlü yâr oturmuş Bandırma vapuruna Ah vatanım, der, der de; yanar ağlar! Çıkar on sekiz yiğit arkadaşıyla bir sabah seherinde Kıyıda iklim vatan aşkı, zaman, Kemal kokari! Parça parça ihtiyar dev, Osmanlı Kanlı pençesinde canhıraş feryat! Kaleler alınmış, limanlarında başka bayraklar, Durdurun şu Boğaz’ dan akan suyu! Su ağlar, Kemal ağlar, ben ağlarım! Su… Karadeniz ve su... Uykusuzsun, bilirim Var uyuma, Sevdalım geliyor seninle! Haysiyetli, şerefli bir milletin destanı Seninle yazılacak, sen’le baki kalacak Deli mavi rengine karıştıkça al kanı Gökteki yıldız ile ay nur’ unu salacak! Duyulmasın umutsuzluk ve intizarı Gülsün anaların yüzü, doğ sarı güneş! Muştular ver, Karadeniz çalsın koçari Değsin suya Bandırma’ nın küreği, kardeş! --Beklemekten sancılı şu karnını yar, deş --Kussun apak köpükleri mavi yeşil döş --Vira vira sesleriyle düş önüne, düş! Açmış kollarını batısı doğusu Bir uçta Trakya bir ucu Erzurum Tek yürek tek bilek, ulusu ordusu İşte memleketim bu, budur son durum! --Dağına taşına, kurduna kuşuna --Bulutun toprağa hasret ağışına --Kurbanım TÜRKİYE’ m, eğilmez başına! Ölmek var dönmek yok, çıkılan yoldan Sahipsiz değil yurt, göstereceğiz... Gizliden gizliye satılmış kuldan Hesabı kitabı kestireceğiz! --Kimisi İngiliz dostu olmuş ya --Kimisi mandacı Amerika’ ya --Kimi de Kürtleri yükseltiyor ya... Hürriyet bizim karakterimiz Özgür bayrağım, anadilimle Dostluk, kardeşlik tek dileğimiz Sulh içinde bir ülke, ilimle... --Bil ki, bunlara sırtın dönenler --Şer odağında şarlatan cinler --Şeref onurdan bunlar ne anlar! Son damlası kalsa da kanım, Direnirim, hâşâ tutsaklık! Darağacı olsa da sonum Özgürlük der, etmem uşaklık! --Bırakalım ayrı gayrılık --Emek ister güçlü uygarlık --Güler yüzler, olur aydınlık! Dedi ki, Mustafa Kemal: “ Gafil, hangi üç asır, hangi on asır Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarihler söylememiş bunu Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, Dinleyin sesini doğan tarihin, Aydınlık karaltı, karaltıda şafak Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gelin Asya’ nın ortasında Oğuz oğulları, Avrupa’ nın Alpler’ inde Oğuz torunları Doğudan çıkan biz, batıdan yine biz Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz Türk sadece bir milletin adı değil, Türk, bütün adamların birliğidir. Ey birbirine diş bileyen yığınlar, Ey yığın yığın insan gafletleri! Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde, Dünya o zaman görecek hakikat nerede, Hakikat nerede? “ (2) Gel, Çatma Kaşını Anadolu’ m! Bitecek bu gün Bitecek bu zulüm! Umutlar çiçek açtı Sana çıkıyor yolum! Beklenen güneş doğdu Samsun’ dan Sene bindokuzyüz on dokuz, Nefesler tutulmuş, gürül gürül Karadeniz’ den, Binlerce okuz! İsabetsiz, çürük ve mantıktan yoksun Temelsiz kararlar görmedi rağbet Temelleri çökmüş, ömrünü tamamlamış Paramparça Osmanlı Devleti, talan Bir avuç Türk’ ün barındığı Ata yurdu, ortada kalan... Son bir çabayla bunun taksimi sağlanmaya çalışılan... Osmanlı devleti istikbali, padişah, halife, hükümeti, Hepsi de anlamı kalmamış boş sözlerden ibaret! Neyin ve kimin dokunulmazlığı içindi, Kimlerden ne için yardım isteniyordu? Böyle bir durum karşısında ciddi ve gerçek karar ne olabilirdi? Elbette, milli hâkimiyete dayanan kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti, İstanbul’ dan çıkmadan önce düşünülen ve Samsun’ da Anadolu topraklarına ayak basıldığında uygulanan karar, bu karardı! Türk Halkı Onurlu Ve şerefli Yaşayacaktır Tam bağımsızlıkla. Ya istiklâl ya ölüm! Budur temel ilkesi Kısılsa da sesi, Budur hevesi. Ülküsüyle, Ülkesi Farklı Türk! Bir millet Zengin de olsa İstiklâlden yoksunsa Medeni insanlık dünyası Karşısında uşak olmak mevkiinden Yüksek bir muameleye lâyık olamaz. Yabancı devletin himayesini kabul etmek İnsanlık vasıflarından yoksunluğu, miskinliği ve Güçsüzlüğü itiraftan başka bir şey değildir! Bu seviyesizliğe düşmemiş olanlar Başlarına yabancı bir efendi getirmez asla, isteyerek, İhtimal bile vermez! Hâlbuki Türk’ ün Gururu Haysiyetiyle Kabiliyeti yüksek Ve çok büyüktür. Esir yaşamaktansa Yok olmayı ister bu millet, İster, gerçek kurtuluş! İsteyenlerin parolası; Ya İstiklâl ya ölüm! Bu bir halkın yeniden doğuşu... - Bu durumda Osmanlı Hanedan ve Saltanatının devamını istemek, Türk milletine karşı en büyük kötülüktür. Çünkü Millet her türlü fedakârlığı alarak istiklâlini kazanmış olsa bile, Saltanat sürüp gittiği takdirde, bu istiklâle kazanılmış gözüyle bakılamaz! Halifeliğin durumuna gelince; İlim, irfan ve tekniğin nurlara boğduğu gerçek medeniyet dünyasında, Gülünç sayılmaktan başka ne anlamı kalır ki? Kolay olmayan bir yolu seçen milletimin hakkıdır, eğemen bir cumhuriyet! - Biliyoruz zorlu yolu Eliyoruz koşa koşa! Gözün aydın Anadolu Geliyoruz koşa koşa! Göze batan çöp olsa da Öze atan kalp dursa da Çağıl çağıl, deli dolu Seriyoruz koşa koşa! Yarınlar çok şeye gebe Yarınlar bugünden de engebe! Ancak, Samsun’ dan yakılan ateş, alazıyla Çizer binlerce hâle, Anadolu’ da... Şapkası güneşten devin Öyle cesur ve kararlı... Gözleri, denizden derin Boğulmak, bilir, zararlı! Boğulmayacaktı milletiyle! On sekiz yiğidiyle bindiği Bandırma Vapurundan Anadolu topraklarına basan ayağı, Sürükledi O’ nu milletinin bağrına, İnandı, inandırdı ve topladı onca yüreği yüreğine; Top tüfenk, gülle etti, kalkan, yel etti Boran etti, tipi kar… Kurtuluşa kadar… Refika Doğan (Gülce/Bahçe paylaşımı içindeki GÜLCE nazım türleri: Sone’ m, Triyolemsi-Üçleme, Gülce, Tekil, Özge, Tokmak, Buluşma, Üçgen, ve Yiğitçe.) Bunun dışında nesir ve manzum paaylaşımlar mevcut. Kaynaklar: 1-) Kemal Atatürk-Nutuk(1919-1927) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ Bugünkü Dille Yayına Hazırlayan: Prof.Dr. Zeynep KORKMAZ 2-) Hakikat Nerede(Oğuz oğulları) Atatürk bu şiiri(1932 Yılında İsmail Habib Sevük’ e dikte ettirmiştir. Kaynak: Hacı Angı, Çocuk Gözüyle Atatürk, 4.Baskı Angı yayınları |