Şahadetin payesinde umudun sahnesinde!Henüz sevdanın sahnesi açılmamıştı Sine-i ahvalde ne kadar demlenen umut varsa, kalbi sızlatınca Haberin vakti, saatin akdi, haşyetin kuşatan fevki bekleniyordu habersizce Ne dil lal oluyor, ne kalp titriyor, gözyaşı dinmek bilmeden sökün edip öteye gidiyor Gün, her şafağın sancısıyla soluyunca Aşk; gönlün saltanatında hakikat için arafa kanarak ayıltınca Hal, hasretin, kal hecedeki mealin, lal matlaşan dilin, har mücerret vaktindi Ne söylense, tenin masumiyeti dillense, kalp sadakatin sahnesinde ve sevda ferinde Ne parlayan yıldızların melali arzdır Ne hali efkârında yutkunan sinelerin salası aşk rüknünde farktır Kalp onu terennüm etmezse, ruh refakat ederek hakikate yönelmezse, ardır Ne mezarların sırrı sultandır, ne meraka ram olan şahadet bir gamdır, aşkı rüyadır Farkını fark eden her nefis kardadır Kahpelik yapanlar ne kadar nara atsalar da ne büyük hüsrandadır Ne devlet fütuhattır, ne nümayiş baht için vadedir, ibretin her sahnesi aşktır Ne vah çekmek ne tuğyan ederek yerlerde çırpınmak hardır gönül yarası bir başkadır Desiseleri planlayan kalpazandır İhanet onun için en itibarlı bir sanattır, vesile olanlar ise ahmaktır Ne bayrağın dalgalanması, ne hicranın pik yapması, ne de çığırtkanlık farkı İlmi siyaset için defi hacettir, idrakten yoksun kalpler ihanetleri için hep sahnededir Mehmetler emanet edilen nefestir Azizliğine leke düşüren her kim varsa, lafazanlık yapıyorsa haindir Düşman nefsin her hanesinde, maveradan habersizliği soluyunca, yok çare Neslin emniyeti işgale ram edilince, kalp hakikatin nefesinden arîleşince yeis bizde Ne keşkelerin bir muştusu var Ne gerekçesiz teslimiyetin niteliği var, askeri kışlada korku kime kar Anamın eşarbından, babamın umutlarından bilmem ki subay için, nasıl bir ar nar Şekliyetten tırsan, maneviyatı hiçe sayarak tankları haklın içine salan güya aslan Mustafa CİLASUN |