1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
836
Okunma
Hiç beklemediğin bir kapı tıkırtısı olurum
zamansız ve hazırlıksız olanından
birazda özlem yüklü
nasılda dayanacak acılınca kapı
nasıl ucacak gökyüzündeki kuşlar
nasıl nefes alacak kent
bilirmiydiki insanlar
çaldığım kapının sesinin bir hasret türküsü olduğunu
tahmin edilebilirmiydiki kaç gece ağlayan gözlerimi
düşünmüşlermiydi kaç kere zile gitmişti bu el çalamadan
bekledikçe masumlaşır yaşlanır oldum
ufak çoçuklar geçti yanımdan
kalbi yanmamış,şeker yiyebiliyorlardı
onlar geçtikçe yelkovan akrebi kovalardı
ben ise yüzüme konan kara sinekleri
trenler kalkıyordu sıcak çaylarını yudumlayan yolcularıyla
karıncalar kaçışıyordu yuvalarına
kendilerinden büyük akşam yemekleriyle
denizin parıldayan suyunda şehri izleyenler gördüm
kayıklarla geceyi geçirmek için küreğe asılanlar
sevdiğiyle el ele caddede yürüyenler gördüm
ey sevdiğim insanlar
ben bir ömür beklerken bir kapının açılmasını
görmediniz gürleyen gözyaşlarımı
ne yazık bana
yazık ki ağladım, sevdim, yüreğim kanadı
kanatlarım kırıldı
kimse dönüp vah demedi
ahlayanlar uzaktaydı güneşin battığı yerde
haydi son kez bulun beni
görün sessizce çığlık atan masumiyetimi
bir de tekne verin bana iki kişilik
ne bakarsınız yanan aşığım ben
tek mi olayım yahut mecnun gibi toprak mı
uğraşmayın o benim yanımda göremiyorsunuz
yazık ki yazık
kürek çektikçe karşımda olacaktır her nefesinde dalgalanan deniz üstünde
görebileceğim göreceğim görüyorum
karşımda
lakin ne yazık ki sizleri bir daha göremiyeceğim...