Parmakları Üşüyen Karıncanın Öyküsü
Parmakları üşüyordu karıncanın.
Yüreği pıt pıtdı heyecandan. Ama öylesine emindi ki çıktığı yoldan. Halil’de tevekkül, karıncada gayret. Hayret ve gaflet imansızlığa şaşarken. Nemrut zaman geçtikçe biraz daha batıyordu. Karınca ateşe değil aslında gülistana su taşıyordu. Geçtiği yollara billûrdan ter damlarken, Dudaklarında su susuyordu. Nemrut kin kusuyordu zamana. Şeytana ediyordu temenna... Üşüyordu karıncanın incecik parmakları. Minik kalbinde karınca İbrahimî bir sevda taşıyordu. Bir düş görüyordu hayra yorulası. Karşısından hayır geliyordu, şerler eriyordu. Cümle yaratılmışlar, incecik parmaklarına imreniyordu karıncanın. Canın canana feda edilmesi gerekince, Kırpmıyordu gözünü karınca. Karınca kararınca kıyam ediyordu Nemrut’a, puta. Onun gibi odun taşımaktansa cehenneme. Hû diyordu, su taşıyordu gül bahçesine. Minik nefesiyle halil’e serinlik veriyordu. Eriyordu putlar, ateşler sönüyordu. Deliriyordu Nemrut. Karıncanın gönlünde gül açıyordu zaman. Gülistan oluyordu an. İman çağ açıyordu, nur saçıyordu melekler. Beklerken nasipliler buldu devleti ,nasipsizler kahroldu derken... Ateşin gül açtığına şahit oldu karınca. Varınca huzura anlatacak gördüklerini , Nemrut kaçacak delik arayacak fellik fellik, Ne çare boynunda yafta imansızlık, ilkellik. Karınca kararınca su taşırken ateşe, Nemrut cehennemine odun taşıyordu. Ateş, bulutlar, mancınıklar, İbrahim’e reva görülen zulme şaşıyordu. Nemrut durmadan felaketine koşuyordu. Gaflet,dalalet, hıyanet nişan u zişan idi onun için. Şimdi vuruyor kalın kafasını taşlara niçin, niçin… Gönlünde sonsuz huzur karıncanın, Huzurda huzurun manasını şerh ediyor. Bir melek karıncaya imreniyor. İşte parmakları üşüyen karınca o diyor… Ankara, 29.04.2010 İ.K |
üstad ; zakir o kadar begendim ki bana karıncanın vuslat hikayesini anımsattı ...yüreğinizdeki ilahi aşk bitmemesi dileklerimle ,selam ve dua ile kalın
saygılar...........