Trabzon'um
Seni seyretmek için bakıyorum damdan
Islak bir taşın üstüne mendil serdim, oturdum arkasından Bir mavilik, bir yeşillik, bir gizem gözleri kamaştıran Biri havadan, biri sudan, biri doğadan.. Karadenizi seyrediyorum, “Heeeyt bee” diyorum içimden Bir coşku, bir tatlı hüzün sarıyor içimi birden Sonra bütün kötülükler, bütün çirkefler geçiyor beynimden “Burası neresi” demeden, çekiliveriyor zihnimin köşesinden Uzaktan bir gürültü… Patır patır... Bir silik leke, neymiş derken Gözüme takılıveriyor bir tekne, bir filika aniden Sonra içimi çekiyor uzakta yıllarca kalmış bir bedenin diliyle Oooooh! diyorum ciğerlerim açılıyor, iyiceden iyiceden Ufuktan bir feribot geçer yarı geceden Bir siren çalar peşinden,dalgalarını yetiştirir ve sana, Selam niyetiyle arta kalan, bir avuç duman... Ve nihayet! Kalkıyorum mendilim ıslanmış oturduğum yerden Taa uzaktan sesler geliyor, belliki yağmur yanaşmakta Rize’den! Birde şiir yazmak istedim ayrılmadan ona uzaktan Ve yine devam ettim yalan yanlış, Bir baştan, bir ortadan, bir sondan... Ve nihayet..! Ayrılığın verdiği derin bir hüzünle İstedim başımı semaya kaldırıp Bunları nasip kılandan “Yarab!” dedim seslice, “Ayırma ne olursun, Bir Ana’dan, Bir Sıla’dan, Bir Yar’dan...” Sefa Yılmaz |