düş ol lalekoca bir asrı öğüten onca sefahat usul usul kemirirken böyle bir haşmeti tarihin tozlu sayfalarında sararan bigünah laleler balçıkla sıvanmış olmuş lale devrimi dikilen çamların altında üflenmiş neyler mısralardan yükselmiş ulusun zevk-ı sefası gökkuşağı bile imrenmiş yan gelip kaykılmış yerlere bit pazarında tezgahlara düşmüş Cennetin tapusu ağır ağır yayılırken lalenin ahusu damarlara gavurun oyunuyla ne şart kalmış ne ahde vefa ve ben bir garip uykudayım bu ara kabus düşlerim sanki üzerime ölü toprağı serilmiş esrik akşamlarımda tarih tekerrürden ibaretse iş ne iş yollar caddeler rengarenk lalelerle bezenmiş perçemleri gül kokulu bebek feryatları düşerken güne geleceğe açmış kollarımızı bin ümit bekliyoruz bir şeytan açmazında mıyız yoksa arsız bir cinin sarmasına mı geliyoruz mersaus |