Sayıklamalar (II)
Bazen çok bilmiş hayallerim vardı
eski becerilerimin günahları kadar istediğim rüzgarı estirebilecek oz büyücülerine yakın ihtişamımla dokunmayı seçmemeliydim belki saçlarına hep sıradanlıkla karşılamaktanmıdır nedir? vazgeçtim bu yüzden ölümsüz olmaktan gözlerin yel değirmeni olmalıydı ki ben masal kahramanı olmanın tadına varabilmek kadar çok zaman savaşmalıydım en fazla düş olabileceğine inandırıldığım sürece ve benim atımın beyaz oluşuyla ilgilenmemeliydin bu kadar hayalim de ki kadın kadar ölümsüzlükle eğitilseydin ölmeye değer yanına leke düşürmeyecek sevecektin ölümü ve olup biteni madem ki niyetin pamuk prenses kadar ölümü incitecek bir prens arıyacak kadar yeteneksiz bir telaşın olduğunu bilseydi büyücüler kalbinle zehireneceğin anı zevkle beklerdi zaten elmaya da gerek yoktu ki hani Ve Horaçyo ben buralar da yapamıyorum dediğimde nerede yapılabilir ki efendimiz dediği kadar artık yalnızım masallarımın eksik bir yanı kaldığını her çocuktan önce farketmenin acısı bütün bilgeliğimin cahilliğine yetmişti sen elini kolunu salıyarak gezebileciğin bir caddenin artık asvaltıyla bile bastığından ayaklarınla yüreğim kadar seni hisedebilecek bir dokunuşun olduğunda sabahlara dek onu istediği yere götür tenbihlerimi nereden duyacaktın ki Elflerin kutsal kulaklarınca hiç duymadın ki aşkı ölümsüzlüğün iç dilinden sağır kaldığınca anlıyamayacak kadar, bir telaş lisanıyla konuştuğundan terkediliyorsun ölümsüz olmak tarafından henüz hızlı adımlarının sayıklayacağı merdivenlerim kadar yüksek düşlerin olmadığından sanırım... masallardan düş ayıklıyabilecek bir kadın zekasıyla karşılaşmadığım kadar kızgınım zamana... oysa bende bir şey sanmıştım senli benli hayat aralığından düş (s)ayıklamayı... |