_MEVSİMSİZ ÇOCUK_
ben mevsimsiz bir çocuğum
kara kış gelince üzülürüm lakin annem sınırsızca oynamama izin vermez diye değildir incecik önlüğümle iki kilometrelik okul yolunda nefesimle ısıttığım kanayan ellerimdendir almadım hiç karne hediyesi okul bittimi iş var tarlada ya uçurumlarıyla fındık dağlarına ya ateşiyle çukurova’ya hey çalan çocukluğunu nesillerin hayatımın dikeni hey öldüren beyazlık nasıl da kararttın hayallerimi devasa oyun parkları görmedim hiç meskenim dağlardır göz alan hoyratlığıyla ama ben bilirim ilk kelebekleri sümbülün ne zaman açtığını dikenli böğürtlenleri koparınca dalından elime bulaşan al renginin sıcaklığını beklemem bayramlarda alacalı renkte elbiseler çeşit çeşit şekerler bir bayram alındıysa şans eseri bir entari kim bilir kaç bayram sonraya alıncaktır diğeri benim bayramım sabah ezanında, ellerimin kınasını derebaşında yıkamaktır ya da binlerce yoksulluğun yaşandığı evlerden ucuz şeker toplamaktır sonunda üniversiteler hayal babamın dediği gibi ’okumak kızların neyine ki’ oysa beni on beşimde verirler bir çulsuza kaygısız, sulasiz yaşarım sekiz - on çocukla ve ancak öyle bakarım penceresinden hayatın hayat buysa... |
işlediğiniz konudan dolayı kutlarım