Hani
(1)
Hani seninle filizî sevgilerin üç öğün beş vakit. Tutsağı olacaktık saatin tik tak bakışları arasında. Ve en güzel yerinde zamanı donduracaktı dudaklarımız… Üç aşağı beş yukarı, Aynı duygularla bakacaktık güneşe. Hani, Erguvanî, Hani olabildiğince esrik bir İstanbul sabahında. Nisanla birlikte yürüyecektik el ele. Takvim yapraklarına güle güle diyecektik kayıtsızca. Atsızca takatsızca ılgar olacaktı düşlerimiz tutuşan dudaklarımızda. Çay içecektik hani emirganda. Aşkı yeşertecektik bağrımızda yanarken alev elev. (2) Hani taflan bakışlı bir akşam üstü. Altı üstü alt üst olmuş saatlerde birlikte eriyecekti ellerimiz. İkimiz kalacaktık sevda tutsağı. Bir ay doğacaktı ilk akşamdan geceden. Aşkı çoğaltacaktık tek heceden bereket bereket. Ellerim uç verecekti ellerinde. Terleyecekti sağrısı aşka yürüyen yürük atların. Takatların soluğu kesilecekti öpüşürken karanfiller… Karanfiller dudaklarına asılacaktı sabah akşam. Şiir olacaktı bakışların bakışlarımda. Nehirler hep gümrah akacaktı ruhundan ruhuma. Pamuk ipliğine bağlı uykumuzda düşlerimiz kopacaktı korkudan. Ödümüz kopmadan… (3) Üç vakit yerine beş öğün sevişmelerimiz. Hicaplarımızın içinde kaybolacaktı pişmanlıklarımız. Meyvelerimiz olacaktı sabırla olgunlaşan sabırsız. Arsız, hırsız saatlerde koparken takvimlerde yapraklar. Mevsim ha ilkbahar olmuş ha sonbahar. Günahlarımız üşüyecekti ayazda. Tutuşacaktı ahlarımız yanacaktı avuçlarımız... Kervanlarımız ağır aksak çöllerde. Fırtınalar yorgun argın. Zamana rüşvet yalnızlıklarımız. Kavilleşecektik çöllleri geçmek için. Sıtmaya tutulsa da atlarımız. Yelyepelek rüzgârdan olacaktı kanatlarımız. Hani hiç ayrılmayacatı dudaklarımız… Ankara,16.04.2010 İ.K |
Üç vakit yerine beş öğün sevişmelerimiz.
Hicaplarımızın içinde kaybolacaktı pişmanlıklarımız.
Meyvelerimiz olacaktı sabırla olgunlaşan sabırsız.
Arsız, hırsız saatlerde koparken takvimlerde yapraklar.
Mevsim ha ilkbahar olmuş ha sonbahar.
Günahlarımız üşüyecekti ayazda.
Tutuşacaktı ahlarımız yanacaktı avuçlarımız...
Kervanlarımız ağır aksak çöllerde.
Fırtınalar yorgun argın.
Zamana rüşvet yalnızlıklarımız.
Kavilleşecektik çöllleri geçmek için.
Sıtmaya tutulsa da atlarımız.
Yelyepelek rüzgârdan olacaktı kanatlarımız.
Hani hiç ayrılmayacatı dudaklarımız
güzel şiirinizi kutlarım saygılarımla