Islak Bir Sızıydın Dudaklarımda
Kendini paralayan günlerin boy aynasında
Ağır bir vebal gülümsüyor yüzüme Bir sarılışın hıçkırığı sıkıyor parmaklarımı Gecemin dallarına tünemiş yorgun kuşlar Penceremde hüzün, tırnaklarımda bir sızı Üşüyor oraya buraya yazılanlar Beni sana tutuklamışlar yar Gönlümü boğuyor sorgular. Her sabah gözlerimdeki sorgularla uyanıp bana Bir kasırganın haşmetiyle süzülürüm özüne Bekleyişlere sürerim dudaklarımın voltalarını Gizli bir kapıdan geçerek kanarım aşkına Yasaklarla örülen duvarlarında sabahlar Örselenirim doyumsuz yüreğinin gecelerinde Ayrılık şiirleri serperim sevdalı tenine Belki Adem’im ölümsüz cennetinde Sen ki içimdeki dokunmasız dünyasın Ruhumun bakir adalarındaki Havva’sın. Nafile büyüyüşler ekip aşkın tarlalarına Haşhaş sevinçler toplardık er şafaklarda Her gün seni yazardı kalburüstü kalemim Eksik bir hikâyeydi gözlerimizdeki halkalar Nemli yataklar sererdik sevişmelerimize Ertelenmiş zamanların kayıp tutanaklarıyla Utançsız bildiriler okurduk sokaklarda Yakardık korsan ayrılıkların meydanlarını. Anla ki yar, öyle de yoksun böyle de Yorgun bir aşkın gemisi batıyor denizlerinde Her gün yeni bir yeminin kapsülü dudaklarımda Fısıltılarla sarılırdık birbirimizin bedenine Yol olur giderdik uzaklara, arardık birbirimizi Islak bir sızıydın dudaklarımda, sürerdim özüme Hayallerle kurulan bir ülkenin şiir bezirgânıydım İçli bir yaşamak türküsüyle kölendim ülkende. Selahattin Yetgin |