ÖMER
Onun hikayesi daha doğmadan başlamış,
Annem bir rüya görmüş söylememiş dokuz ay saklamış. Her gece gezmek için gitmiş kabe’ye, HZ.Ömer götürmek için bindirmiş deveye. Doğmadan üç gün önce demiş oğlun olacak, Vasiyetimdir ismi Ömer konacak. Demişler babamla bir bilene soralım, O ne derse biz onu yapalım. Görülen rüya bir hocaya soruldu, Sonrasında bebeğin ismi Ömer konuldu. Öyle tatlıydıki bebekken bilemezsiniz, Tombiş yanaklarından gök mavisi gözlerini göremezdiniz. Çocukluk işte onunla her afacanlığı yapardık, Marifetmiş gibi gizlice kitapların ucunu yakardık. Çatı,duvar,ağaç düzdü ikimize, Kötü söz söyletmezdik te ikimize. Bir suç işleyince annem kızardı, İçeri girin çabuk! dövmeyeceğim namesi yapardı. Ömer küçüktü kanardı anneme giderdi, Anında biryerine şaplağı yerdi. Halime teyzenin kümesi önünde beklerken ....... Atardı kafasının tası, Hiç eksiz olmazdı yaramazın yarası. Papazın bakkalı derlerdi bir bakkal vardı, Binbir oyun ile hergün Ömer oradan alışveriş yapardı. Çabuk sinirlenirdi lakin, adaletliydi de, Hep onun dediği olurdu her seferinde. Şimdi büyüdü ,koca adam oldu, Evlendi,kendisine küçük bir yuva kurdu. İçimden geçenleri hemen tahmim eder, Dayanamaz gözde neme pes eder. Çatınca kaşlarını ürperir korkarsın, Bakınca tatlı atatlı avuçlarına konarsın. İdealisttir,yenilikleri sever, Benim tek erkek kardeşimdir ÖMER.... |