DOĞUŞTAN DİRENÇLİYİZ BİZ
Işıksız Güver çileli evlerin odalarında yada,
Dağ yollarında doğurulan bebekleriz biz. Üzerine toprak konulan bezle belemiş anamız. Mikroplarla erken karşılaştık biz. Ter ve toprak kokan anamızın ak sütüyle beslendik. Çikolota,pudink yoktu ozaman,şimdiki gibi. Üzüm,pekmez ve kır otlarıyla beslendik. Önümüze ne konursa yedik,ana babamızı üzmedik. Yarı aç,yarı tok yaşam savaşı verdik kir pas içinde. Mikroplu ve bakteriliydi,sarnıç,göl ,kuyu sularımız. Pabuç bulamazdık giymeye,Zeyve bezindendi donumuz. Yüzümüz soluktu,incecikti bacağımız kolumuz. Cehalete tutsak edilmiş,padişahı efendisi bilmiş, Pire itte,bit yiğitte bulunur kandırısıyla eğitilmiş, Bit sende yiğitsin övgüsüyle Yemen’e savaşa gönderilmiş, Şehit dedelerimizi görüp sevemeyen kuşağız biz. Dul kalan ebelerin,anaların ağıt ve ninnilerini dinledik. Köylü milletin efendisiymiş oysa,Atatürk’ten öğrendik. Atatürk’ü çok sevdik,devrimlerini,ilkelerini benimsedik. Cumhuriyetin ilkokulunda okumaya karar verdik. Türkçe alfebemizle okumaya yazmaya başladık . Bit yiğit yapmazmış insanı,bite pireye savaş açtık. Köylü aydınlanmalı,köy kalkınmalı dedi öğretmenimiz, Köy Enstitülerini kurmayı kararlaştırdık. Yoksulluğa,açlığa,mikroba doğuştan dirençliydik biz. Vurduk kazmayı açtık temeli,dağdan indirdik suyu. Yonttuk taşı,döktük tuğlayı,kardık harcı, Direndik soğuğa,sıtmaya,yaptık binalarımızı. Yerli,yabancı kitaplar okuduk bıkmadan. Kalkınmanın üretimle olacağını benimsedik. Marangozluk,demircilik öğrendik atölyelerde. Toprağı işledik,yetiştirdiğimiz sebzeyi,meyveyi yedik. Kültürümüz gelişti Köy Enstitüsü’nde,evrenselleştik. Köyü kalkındırma ülküsüyle donandık coştuk. Güverçileli evleri ve dağ yolunda doğduğumuz köyümüze Okul açıp aydınlanmayı başlatmak için koştuk. Kardeşimiz,akrabamız,komşumuz çocuklarla buluştuk. Köy Enstitüsü’nde edindiğimiz beceri ve bilgimizi taşıdık köye. Köy imecesiyle,okul binamızı yaptık coşkuyla. Alkışlarla eğitim öğretime başladık. Ne yapmak istediğimizi anladı çıkarcı ağalar beyler. Böyle öğretmen tipi olmaz deyip öfkelendiler. Karma eğitimi eleştirip,acımasızca yerdiler. Köy Enstitülerini kapatıp, isteklerine erdiler. Bizleri susturacaklarını sandılar akıllarınca. Doğuştan dirençliyiz biz köy çocukları. Susmamayı, öğrendik Köy Enstitüleri’nde Cumhuriyetin devrimlerine sevdalıyız biz. Vazgeçmeyiz iş içinde iş eğitiminden. Bu eğitimle sağlanır kalkınıp özgürleşme. Beton barınağa döndü okullar. Nerede atölyeler,uygulama bahçeleri nerede? Okuma alışkanlığı vermeyen bir eğitimle, El becerisinden yoksun yetişiyor çocuklar. Şehir varoşları işsizlik bunalımında. Vaz geçmedik, yürüyeceğiz Köy Esnstitüsü yolunda. Nazmi ÖREN |
Dağ yollarında doğurulan bebekleriz biz.
Üzerine toprak konulan bezle belemiş anamız.
Mikroplarla erken karşılaştık biz.
Ter ve toprak kokan anamızın ak sütüyle beslendik.
Çikolota,pudink yoktu ozaman,şimdiki gibi.
Üzüm,pekmez ve kır otlarıyla beslendik.
Önümüze ne konursa yedik,ana babamızı üzmedik.
Yarı aç,yarı tok yaşam savaşı verdik kir pas içinde.
Mikroplu ve bakteriliydi,sarnıç,göl ,kuyu sularımız.
Pabuç bulamazdık giymeye,Zeyve bezindendi donumuz.
Yüzümüz soluktu,incecikti bacağımız kolumuz.
Nazmi Hocam,Köy Enstitülerini zamaneler bilmez.Siz öğretmen okullarını beğenmezsiniz bizler yüksek okulluları. Köylerde görev yapmayı Fizan'a sürgün edilmiş gibi üzüntüyle karşıladılar.Sizler gerçek öğretmenlersiniz.Biz Öğretmen Okullular ancak sizin yanınızda yetişmiş kalfa oluruz.Belkide Küçük göl ve Satı göl suyundaki mikroplarla bağışıklık kazandığımız için sağlamızdır...Güzel şiirin için kutlar ellerinden öperim hocam .Saygılar....