Şovalye Palamutlar
Akma,
Akmasan olmaz mı ? Bileklerimi jiletle kestiğimde kırmızının seyrine daldım, Seyrinde birkaç dakika seyirci kaldım , hayatıma, bahtıma, Çocukluğumun geçtiği o rıhtıma . ..... Kanasaydı tırnaklarım ağlamaya yüz tutmazdı birkaç karanfil kurusu Ninemin ellerini öpmezdİm sonkurban bayramında Dedemin mezarına gidip;’ Herşey yolunda değil ,herzamanki gibi herşey. ’demezdim. Söylemeliydim Vatanıma :’Ey Vatan senin sen olduğun için seviyorum.’ demeliydim. ...... Bir keresinde çok büyük bir sandalla palamut avına çıkmıştık. Palamutlar, Şovalyeler kadar cesurdu oltalarla dişleri arasındaki savaşı kaybetselerde Hep onurluydular, sandalda zıplıyorlardı -yenildikleri bir savaşın ardından sonraki ölüm seromonisi- Palamutlar Şovalyeler gibiydiler hepsi oltalarla savaşıyolardı. Oltalar galip geliyordu, Oltalar , Volta atıyordu sahte kaküllerindeki parlaklıklarıyla; şovalyeler onlara aşık oluyorlardı. .... Çenemi tutmayı sadece kefenimde başardım, imam bağladığında, konuşmamak biraz da olsa rahatlattı beni. Toprağın içinden sesler geliyordu, cevap vermedim, Sesler yaklaşıyordu, boğuk boğuk uğultulular duyuyor musun ? dinle mezarı uğulduyor. cevap ver , ver, veremiyorum. Korktuğumdan değil imamdan çenem bağlı konuşamıyorum.. imandan... ..... Davalının isteği üzerine soruldu: -Adınız -Soyadınız -Ölüm sebebiniz -Cevaplayınız lütfen -Cevaplamam -Cevaplayınız Lütfen -Cevaplamam Konuş Dil.... -Konuşmadılar, konuşacak yüzleri yoktu , o uğultular, uğultular, uğulduyorlardı. ışıklar, ışıklar, tam tepemde, tepemde duruyordu. gözlerimi açtım. Oğlum elimi tutuyordu. Çok şükür.... çok şükür... bileklerimi dikmişler dikişleri alınmamış ..Çok şükür... ELLERİM OĞLUM KOKUYORDU... umut KURU |