MAVİYE MERHABA
İçimde sessiz bir fırtına
Sessiz küsmüş bir hüzün saati tik tak eyler Oysa mevsimlerin en güzeli gönül kapımda Şerefsiz aşklara inat çık gel diyor er meydanına Kus içindeki cinneti boşalt Ödensin şükran borcu vefaya Ah ulan ah Uykunun göbeğinde sallanırken yarınlılar Gene esti başımda kavak yelleri Denizde dalga sesi Gökte yıldızlar Yerde tabiat ana yemyeşil İnce hastalığı saymazsak eğer Sağlık sıhhat çok şükür yerinde İçimde yol havası İçimde tedavülden kaldıramadığım körolasıca gözlerin Bende bu kırmızılık Sende o huysuz gamsız tavır Ulan kaldırsana üstümden gölgeni Açamadığın kapının bekçisi mi olur be.. Gönlünün paralelinde dönüp durdum, görmedin Senden gayrisi haram deyip durdun geveze kuşlar gibi Hep ben yoğurdum elimin işiyle hamuru Bir damla su bile katmadın gönül aşıma Sen aşı yemek sanıp doyurdun hiç doymayan karnını Seninle saadeti değil, kendimi pişirmeyi öğrendim Mahzende sakladın beni şarap gibi İçmedin günah dedin Ne baktın rengime Ne anladın halimden Kaşların keman, gözlerin şair etti dedin sadece Sen kendine yetmezken bana ne senin sevilerinden İki satır yazmayı bile beceremedin Tava da pişen pekmez gibi baktın cemalime Kızıllığımı Laz oğlu gördü de fizandan Sen tadı bozmuş sirke sanıp akıttın beni gene içime Az kalmış patlayacağım kırmızıdan Bir yabancının avuçlarına koyacağım adresimi Hasedinden çatlayacaksın o zaman Canına okuyacağım senin Ki sabrımı tükettin Ya tamamen git semtimden Yada az kalmış patlayacağım kırmızıdan Lirik mavinin kollarına bırakacağım kendimi |
Ki ölmektir renk dilinde susmak!
İşte bu yüzden dile kilit vurmuşum
Bize yakışan şiirlerde konuşmak"
Selamlar sevgiler güzel insan. Satırlarında kalem ile yüreğin dansını seyrederken büyük bir keyif aldım. Yüreğine sağlık. Marisanın da selamlarını getirdim sana. Kendini tanıtmak için son şiirimde seni bekliyor.Kalbin hangi sevgi ile çarpıyorsa yeni doğan günün güneşi seni ona kavuştursun...