Vurdu yine gönlümü şu mahzun hazan!Bin kızıl çöl çöktü yine gönlüme, akşamdan beri Ülfetin naifliğine alıp götürüyor o sazın aşkı teli Serdedilen güftenin zarafeti, mısraların aşkın seli Değmesin göğsüme artık hüznün kuşatan esenliği Neyleyim ki garibim yine gönül hanemde hasretim Özlemin bahtından esen nidaların sükûnunda erim Hali fakirliğime çaresiz boyun bükerim, ah inleyim Duyulsun artık, şu sinemi dağlayan elemde nefesim Ne bekleyen narın korkusu ve ne de yolculuk argını Yüreğimi dağlayan hasretin kuşattığı o aşkı hicranı Ram olduğum hazanın o sessiz şarkısı akan gözyaşı Deva sunmuyor baharım kutlu umudu, aşkı muştusu Yine gönlüm virane, geceler haşyetiyle aşkı merdane Ruhum amadedir mizan içinde bekleyen her haşyete Sine-i solgunluğum geçit vermiyor sevda meşalesine Ne söyleyim artık zırha bürünen ses vermeyen o yâre Durgun suların anlattığı ve misali hakikatte kadere Yazgımın hasrettiği her sahifesinde yaşattığı kedere Muhtacım kalbimin hicranında buutlaşan her nefese Mahkûm olduğum elemli esarete, hasretim kutlu sese Ne kaldı artık ömrü baharımda hazan hüzünle akar Sessiz çığlığım yıllardır sinemi acılarıyla çok dağlar Çekildiğim ıssız sokaklarda yüreğimi hicranla yakar Ne anam ağlar, kalbim suhuletin bağrında aşk yaşar Yalnızlığıma refakat ediyor hissiyatımla o mısralar Kuytu köşemde nicedir bekleyen, solgundur umutlar Kabir için kaldı artık alınan sessiz hüzünlü soluklar Yüreğimi buğulayan yaşadığım o korkular ve ağıtlar Mustafa CİLASUN |