Taksim…
Ermiyor hiç akıl-sır feleğin taksimine,
Ellere sevinç-neşe, bana ah-ü zâr düşer… Hayatın hakîkati dileğin aksi mi ne, Ellere her el düşeş, bana kırık zar düşer… Hep edeple barışık bugüne dek her işim, Alın teri ürünü varsa üç-beş kuruşum. Bir şey ifâde etmez hâlim-selim duruşum, Ellere şefkat-bağış, bana hep azar düşer… Liyâkat denen erdem yerden yere vurulur, Bütün dişleri kırık çıkar çarkı kurulur. Haramdan tiksinmeyen bir dayıya sarılır, Ellere beleş ikbâl, bana nâmus âr düşer… Senin her söylediğin hükümsüz bir laf olur, Mazlumların doğrusu zâlime hilaf olur. Muhterisler güçlünün arkasında saf olur, Ellere safa sürmek, bana boş nazar düşer… Derler ki her gönülde sevilen bir gül olur, Sevenler sevdiğine yanar yanar kül olur. Benim her şeyim gibi aşkım da müşkül olur, Ellere yüze gülen, bana nazlı yâr düşer… Ömrüm sessiz sedâsız meçhule akar gider, Sararan umutların ardından bakar gider. Gelen gün yüreğime bir hüzün takar gider, Ellere mutluluktan, bana dertten kâr düşer… Ey Veli cayma sakın sen insanlık ülkünden, Kork şerlerin ortaya döküldüğü o günden. Unutma ki ölünce bu dünyânın mülkünden, Zengin-fakir herkese, yalnız bir mezâr düşer… Veli BOSTANCI |