bu; ne ilk ne de son seslenişim sana mahlika, seni kırk kat yamalı bir bohça içinde itinayla saklarken, ve aklamaya çalışırken siyah bir aşkın elinden bilemedim; dudağımdan sızan bir katre tebessümü de katlettiğimi. bilemedim mahlika, son kez affet bu mavi yüreği...
gün doğarken başlayan rahmet gül kokunu getirdi bana derinliklerinden yüreğimin. ve anladım ki işte o vakit sen bensin mahlika ben de sen/im…
kuzgunî bir leke gibi düşer gece üzerimize üzerimize sakın kapatma ay gözlerini mahlika! yoksa nasıl görürüm gamzelerini ve nasıl öperim gözlerinden gecenin usulca, oysa şek yoktur hiçbir gece karanlığında içinde aşkmavisi için için yandıkça. bu, ne ilk ne de son seslenişim sana mahlika, asude adımlarla yaklaşıyor aşk adımlarını duyuyor musun? “sır” diye bir şey de yok şavkı vururken aşkın güneşi balçıkla sıvayamazsın mahlika ve halesi sarıyorken belinden ayın, dolaşmış eteklerine kan gülleri sayhası düşmüş yangınına avuçlarının...
bitevi hüzünleri soyun artık mahlika sıyrıl kederlerinden, kınından sıyrılmış kılıç gibi ve boz aşka dair tüm ezberleri... say ki, siyah bir geceyle basmışlar öpüşürken seni ve erguvanları şahit yazmışlar ne çıkar, bu sana ne ilk ne de son seslenişim mahlika aşka yanan, bu buseyi ar mı sayar?
lam/elif gibiyiz biz seninle mahlika bir dem olur ben; başım öne eğik, gözlerim nemli, sen dimdik ve bir o kadar da asi… bir dem olur, sen mahzun ki; mısralarınla tüm kelamı susturursun ve ben çıkmışım dağlara sorarım hesabını yitik bir aşkın durduğum yer bakmışsın, bir bab-ı cunun…
bu sana ne ilk seslenişim olacak ne de son, mahlika… affet son kez bu mavi yüreği şimdi mim’li bir şair olup çıkar her veda denemesinde ağıtlara gark olan, gözlerimde adına inciler biriktirdiğim; mahfi sevdiğim… aşka susar gibi susma öyle mahlika, bir şey söyle bana nolur bilmediğim… iyice sin sineme geleceksen yine mütemadiyen kan kaybeden yüreğime can yoldaşı ol da gel. aşkın vebalini pranga yapıp tütün kokan ellerine, ve nemli gözlerine siyah bir sürme, dudaklarına mühür yapıp öyle gel…
şems’e öykünen yüreğine vurup kilit can kulağı ile dinlemek için bu sessiz sevdayı, sin sineme mahlika iyice sen ve benden gayrı kim bilir aşkı söylesene kim bilir mahşere dek otur mavi yüreğimde mahlika düş düşleyelim beraber aşka dair…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
mahlika / ne ilk ne de son seslenişim şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
mahlika / ne ilk ne de son seslenişim şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
son seslenişime denk gelmiş bi istikrarli sesleniş, serzeniş...
bu; ne ilk ne de son seslenişim sana mahlika, seni kırk kat yamalı bir bohça içinde itinayla saklarken, ve aklamaya çalışırken siyah bir aşkın elinden bilemedim;
şems’e öykünen yüreğine vurup kilit can kulağı ile dinlemek için bu sessiz sevdayı, sin sineme mahlika iyice
Mahlika/Lelia of ya !! kim güldürecek şaire yüzümüzü bizim sen mahlikaya sesleniyorsun-belki kendine- ben lelia'ya yada kendi içimdeki sis'e neden cevap alınmıyor alfabemiz mi izin vermiyor yoksa rüyalar mı hayra yorulmuyor
:) rüyaları biz hayra yoruyoruz arkadaşım ama, rüyalarla amel edilebilseydi hayatımız da şiirlerimiz de abad olur idi... bak şimdi derin bir off çektin, içim yandı taa burada... kendine ve ufaklığa iyi bak....
lam/elif gibiyiz biz seninle mahlika bir dem olur ben; başım öne eğik, gözlerim nemli, sen dimdik ve bir o kadar da asi… ..... Şiir çok güzel ama burası tartışmasız vurgun yeri. Bu şiiri alıp şiirle demleneceğim bu gece. Teşekkürle.