Toz
Kıskançlık akıtırsa zamanı içinden,
Orada olacağım. Çünkü sevdiklerim ve bildiklerim var. Konuşmak için gerek yok dile, Susar kelimelerim ben zamana aktıkça. Ve sen beklersen, Kıskançlık , beni de akıtacaktır zamandan. Olmadı yazarım ben bildiklerimi. Sen okusan da olur, okuyamasan da. Bilirim bir vakit sonra görmez olur gözün. Sen görmesen de, elinin uzandığı her yerde olurum ben. Gördüklerin değil, asıl göremediklerindir gerçek. Sen beni bırak, ben hayalimle yaşarım. Bir de seni kaleme alır, asırlarca uyurum. Üzülme, mucizeler de kalıcıdır. Olmadı bir araç kiralar, hayatın sektiği yere gideriz. Zira her şey yolundayken, hayat raylardan çıkabiliyor. Kıskançlığım mucizem, gerçekler yolum olsun diye… Şimdi kolunun uzandığı iki sokak arası aşkların, lambasıyım, gecelerine ışık veren. Işığın söndüğünde karanlığa gömülen satırların olurum. Üzülme, ben her çağda, her aşktan, her bedenden kanar, uzayan dağlarına yol olurum. Sen görmesen de olur, ben bilmediğin gerçeklerin, son hecesi olurum. İki sokak arası aşkların, buruşuk yasakları olur, hatta bir daha sevemezsem güneşi, sevgine hasret, eylem olurum. Yolunda yürür, yolunda ölürüm belki de. Sen bilmesen de olur, ben gittiğim her yere satırlarımı dizer, dizer de bir türlü kopamam bu yüzyıldan. Kolunun uzandığı, iki satırlık mucizelerin, son hecesi olurum. Bilemezsin, bu yüzyıl da beni içinden akıtır, Kanarım! Arzu Bıçakçı |