ÜTOPYAMIZGüneş ülkesi vardı dağların ardında Sıcaktı, aydınlıktı, yoktu gecesi Zordu yolumuz, çetindi, olsundu Ulaşacaktık... Ellerimi tutmaktan korkan ellerin, Haksızlığın boynuna bir pençe gibi yapışıyordu Ve teker teker fırlatıp atıyordu Karanlığın çıkmaz koynuna... Bizim hiç iki giysimiz olmazdı Birini paylaşırdık mutlaka Yeterdi elimizdeki, dert olmazdı Maksat örtünmek değil miydi? Yüreğimizdeki sevgi öyle büyüktü ki Herkes dostumuz, bacımız, kardeşimizdi. Yalnız söylenmeyeni vardı ki, O sadece bizimdi... Söylenmezdi, söylenemezdi, Çünkü daha önemli şeyler vardı. Şimdilik susmalıydık, dillenemezdi Sonra zaten güneş ülkesi vardı... Kuş kanadıydı sonrası Öyle hafif, öyle yumuşak ve özgürdü. Ağıtlar türküydü, türküler bebek ninnisi Ve güneş ülkesinde mutluluğun sesi öyle gürdü... Kan deli aktı damarlarda, Dünyayı kurtarmaya soyunduk savunmasız Çayır çimendi önündeki aşılmaz duvarlar da Oysa kardeşlik yoktu, kardeş acımasız... Güneş ülkesi mi, Güneş batmak üzere, gök kızıla boyandı, Avuçlarımdaki soğumuş ellerinde. Balçıktan silip de göremediğim Gözbebeklerimin en içinde, ta içinde... |
karda donmuş bir gül.
Sanki zamansız açmanın acısını taşır gibi.
Bahçemdeki yediveren gülü gibi olmuş.
Buralarda her ne kadar kar yoksada erken gelen bahar havasına aldanıp açmaya başlamıştı oda.
Şimdi ayazda yandı.Yeniden patlama paşladı ama bir kaç aya ancak gül verecek.
Budadım kurtarabilirim diye.
Düzelecek belki ama ilk açan güller en güzelidir derler yada ilk açtığında bize güzel gözükürler.
Şimdi ikincileri açacak bakalım nasıl olacak diye bekliyorum bende.
Neyse bir gül gördüm çenem açıldı.
Tebrikler dost yüreğine.
Selam ve saygı ile her zaman.
x adamus tarafından 3/28/2010 9:55:40 PM zamanında düzenlenmiştir.