BIÇAK SIRTI ANLAR
BIÇAK SIRTI ANLAR
Bıçak sırtı anlarda sorgularsın Varlığının nedenini Nefes alışının hangi cana armağan Verişinin ölüm olduğunu… Gitmek istersin meçhule Bilinmeyene Heybende çok bilinmeyenli denklemlerin Kafa karıştırıcı çözümsüzlüğüyle Kaybolursun köprü altlarında… Ucuz şaraplarla Ve sarma cigarayla birinden istediğin An be an zehredersin hücrelerini Yok edersin varlığını Var ettiğini sanırken yokluğunu… Derin bir ah çekersin İçinden, derinden Ciğerin en köşesinden ne sevinçlerin senindir artık Ne dudağındaki eğreti gülüş Sararmış ve çürük dişlerini gösteren… Gitmek istersin ya Olmaz bir türlü Bağlayanın yok Yaşam iplerin kopukken hem de Neden diye sormazsın Bilirsin… Sessiz avazlardadır Yalnız senin duyduğun iç yakan çığlıklardadır cevabı… kimbilir kaç zamandır bir el değmemiş saçlarında gezdirirsin parmaklarını canını yakarak acını duymazsın, saç köklerin kanar kanar da ta içine akar görmez senden başkası ve silmez kanını şefkatli bir el… neden sen, neden ben demezsin çok uzun zamandır çağlar geçmiş gibidir üzerinden ay ışığı doğmayalı üzerine ve güneş sırtını ısıtmayalı… ucuz şaraplardadır benliğinin en ücra köşeleri yalnız senin gördüğün… kirli tırnak aralarını besleyen mikroplar gibidir artık yüzüne bakıp da tükürdüğün hayat kaçılası, orta çağ cüzzamlısı gibi rengi kararmış ellerin bile daha temizdir çirkef, iğrenç ve kalleş dünyadan… |