CICEKSIZ MANOLYALAR
Bir tutam sevginin bedeli nedir,
El dokunur yakar zulüm tenedir Sinem örselendi bunca senedir Ferhat sustu dağlar andı Manolya Sizi bir gurup vakti keşfettim. Her akşam gün batımında oralardan geçerken, serin bir meltemin ıslığıyla yarışırken siz tanıktınız sevinçlerime, hüzünlerime. Mevsim salkım salkım baharı kuşanmış, yaza uzanıyorken, beyazlardan daha beyaz çiçeklerinizle cezbettiniz bir anda dünyamı ve hülyalarımı. Sıra sıra dizilmiş bir gerdanlık gibiydiniz parkın bir ucunda. Omuz omuza vermiş sıra dağlar gibiydiniz… Karşınızda Körfez işmar edip dururken, çapkın martılar çığlık çığlığa uçarken tepenizde, süzülüp kendizden geçer gibiydiniz. Geniş ve kalın yapraklarınız yeşilin en yeşilini kuşanırdı yaza –kışa aldırmadan. Ve her akşam vakti, gün zamanın avucundan kaçarken ben geçerdim yanıbaşınızdan. Ben akardım yollarınıza… Fısıltılı güzelliğinize bakar bakar yoluma giderdim. Kendimden geçerdim yanından geçerken. Siz çiçeğe dururken, mevsim bahara… Duygular öze meyillidir. Sızılı bir histir aşkın bedeli Yusuf’u kul etti Mecnunu deli, Kerem küle dönüp gitti gideli Utancından sular yandı Manolya ALINTI Mevsim tükeniyor. Zaman çabuk geçiyor. Siz çabuk geçiyorsunuz, ben çabuk geçiyorum. Oysa çiçeğe durma vakitleri ağır olmalı, zaman ağırdan almalı sanırdım önceleri. Deniz ağırdan çekilmeli, rüzgar ağır esmeli. Sevgiler ağır başlayıp, ağır bitmeli… Oysa sizin geçişinizi görmedim, ah göremedim bu mevsim. Beyaz çiçekleriniz mis kokan rayihasını ağırdan yayamadan, hohlayamadan gülzarın üzerine büzüldünüz, süzüldünüz ve çekildiniz yeşilin en yeşiline. Güzelliklere düşman kirli eller uzandı üzerinize. İsraf oldu mevsimin bereketli eli. Hodbinliğe teyellendi duygular. Güzelliğin manşetine yağma! yazıldı. Siz utandınız, siz üzüldünüz, ezildiniz ve çekildiniz ufuksuz gözlerin irininden. Manolyalar açmadan, manolyalar kokularını saçmadan diye iniliyor yüreğim şimdi… Mevsim geçer oldu, Artık… Zaman güze meyillidir… Aşk dediğin bin cefayla dolmak mı ? Aşk dediğin sevip mutsuz olmak mı? Yaprağına hüzün serip solmak mı ? Çağlamaktan sel usandı Manolya Bu gurup zamanı yine ben geçiyordum. Sizin geçtiğinizi bilemeden ben geçiyordum. Kendimden geçer gibi sizin sokağa saptım. Manolya sokağına. Sırt sırta duruşunuz ne kadar anlamlı, ne kadar güzeldi. Sanıyordum ki beyazdan yeşeliniz görünmez olmuştur. Zannımca kocaman beyaz çiçekleriniz kokuya boğmuş olmalıydı Seka Parkı…Belki… Önünüze konan bankların birine oturacak, sizinle bir masal ülkesine doğru yola çıkacaktık uçarı, korkusuz. Bir demet sırlı türküyü bırakacaktım omuzlarınıza. Okşayacaktım saçlarınızı bir anne gibi. Beyaz çiçeklerinizi bir daha bir daha sevecektim usanmayası. Bir nar-ı beyza gibi yüreğime yol bulan bir bilmeceyi çözecektim dizlerinizde. Bir masal ülkesinin terkisine binecek ve gidecektik çok uzaklara. Dönmeyesi... Baharları bitmeyen müphem diyarlara seyr ü sefer eyleyecektik. Ama bilemedik ki… Bahar yaza meyillidir… Gün içinde güne keser gözlerin Güz dönümü bahar eser sözlerin, Bir gönül ki bir sevda ki bir derin Söylemeye dil utandı Manolya Bu akşam hüzünden gemiler geçti yüreğimden. Limanı olmayan denizlerin ortasında kalmış yalnız gemiler… Her birinde deli efsin sevdaların, yitik düşlerin hikayesi olan kaptansız, tayfasız gemiler… Durmadan su alan, batacak olan gemiler geçti yüreğimin rıhtımından. Kalakaldım bir başıma. Unutulmuş bir yolcuydum, limanlarda kalakalan bir başına. Duygularım bir elem çıkınıydı bu akşam. Ne zaman yola çıktım, ne zaman size geldim hatırlamıyorum. Aklımda sadece çiçekleriniz ve hayaliniz vardı. Beni dirilten, büyüten, sevinçlere boğan kokularınızı koklayacak bir daha bir daha koklayacaktım. Sonra gölgenizde sofyan bir şarkının dizeleri bir meltem gibi bulacaktı beni belki de… Ağlayacaktım. Kalakalacaktım bir başıma. Yürüyücek, yürüyecek uzaklara savuracaktım bedenimi. Bir manolya hüznüne düşmeden önce, manolyalar bir tek benim sanacaktım… Bir de… Sofyan bir şarkı düşmeliydi dilime... Sazı sizden sözü benden olan… Zira… Şarkılar saza meyillidir. Çiçeklerin en nazlısı Manolya, Sevgilerin en gizlisi Manolya , Ben seni el sürmeden gözümle de severim Sen üzülme, sakın solma ,mahzun olma Manolya... İşte bu akşam… Bütün manolyalar yüreğimden firari. Dal budak, çiçek ne varsa yolunmuş, çalınmış, alınmış, yağmalanmış. Bir güzellik her nerede boy verse oracıkta yağmalanan bu ülkede, bu eşsiz ülkede manolyalar çiçek açamıyormuş, açtırmıyorlarmış! ne gam. Kimin umurunda be çiçeğim… Sen açmadan soluyormuşsun, sabahsız eller seni henüz gözlerini açmadan dal budak kırıp döküyorlarmış kime ne… Sen bir çiçeksin…Nazlısın. Çaresiz… Bir manolya ağacından bir tek çiçek açsaydı şöyle sere serpile… Dal budak, süt beyazı, kardelen gibi, limon çiçeği gibi… Kokularını sürünseydi meltem, manolyalardan bir demet giyinip esseydi körfeze bu akşam başka olurdu. Gece başka olurdu. Hislerimiz başka… Zaman başka olurdu. Manolyalar başka olurdu, kokular başka olurdu… Yazlar başka, sazlar başka, nazlar başka olurdu. Ruhumuz erbabı niyaz kuşanır, sözler başka olurdu. Ki… Sözler niyaza meyillidir… Manolyalar naza… ALINTI |