ÖZGÜRLÜKAlıp başını gitmekse bir akşam üstü, Bir balıkçı meyhanesinde, Şişenin dibini bulmak, Balığı şişede görmektir özgürlük. Ya da, bir sandala atlayıp, Kürek çekmektir sonsuza. Yem olmadan hoyratça denize, Olta sallamaktır özgürlük Ya da, sarp bir uçurumdur, Tepeden aşağı baktığında. Yaşamın bir taş parçasına tutunmuş, Parmak uçlarındadır özgürlük. Ya da, propagandadır bir bardak demli çay eşliğinde, Mahalle kahvesinin köhne köşesinde Kimi zaman Neron olup romayı yakmak.. Kimi zaman da devrimler yapıp, ülke kurtarmaktır özgürlük. Bazan da, taşı sektirmektir suyun yüzeyinde, Mavi atlası biçmektir gökyüzünde. Çimenleri sarmaktır ayaklarının altına, Güneşi kucaklamaktır özgürlük.. Ya da, gökkuşağıdır bizi sarmalayan, Uçurtmadır salınan nazlı gelin edasında. Yediverenin yedi katında saklanan, Bir çiğ tanesidir özgürlük.. Aslında Özgürlük; Aklına esince gitmek, Hatırlayınca geri dönmektir. Bazen kendinden bile kaçabilmek Gerektiğinde kabuğuna sinmektir. Ağlamasını bilmek kadar, Ağız dolusu da gülmektir. Aklının elverdiğini aramak, Aklında bulunanı sevmek, Unuttuğunda ise ölmektir. Deli dolu bir hazdan, Doyumsuz bir düşten, Küçücük bir tebessümden, Başka bir şey değildir özgürlük.. Düşlerdeki özgürlük saatlerimden…. Dağarcık İzmit / 06.04.2007 / 20:10 Ferah Yılmaz Bu şiirin hikayesi: Usta ya, Akşam mesai bitiminde, özgürce bıraktım kendimi sokaklara. Baharı solumak, akşamı dokumak, nefes almak için alıp başımı gittiğim marinada deniz kokusunda, martının kanadında göz ucumla değil, gözümün alabildiğince duyumsarken yaşamı, aldığım hazdan kaleme aktardığım kelimeler bütünü olup çıktıı mısralar... |