Nehir boyunluğunda uluyan kubbelerElimin altında yeşil battaniyeye sarılı Tevrat ruloları Tam karşısında iki bin yıl kadar önce meshedilmiş Nasıralı İsa Davut’un mezmurları birbirleriyle küs Kulağımda imgesel kahır sessizliğinin rotası çığlık çığlığa Reformist kadınlarda açığa alınan genetik farklılıkların ciddiyetini gördüm Kuzeydoğunun mürtetlerinden olma oğlan sürüsü zamanı felç etti Beklendiği yerde mevsimleri bile doyuran sağanak yağmura tutuldu ömrüm Düşünürlüğü sembolize edilenlere takılan madalyonun yüzüne sövdüm Bir ağız dolusu biftek kustum toprağa ve sonra öldüm! Oy! Obur gözlüm Soyluların ağlama duvarına tırmanırdık seninle Söylesene, hangi hayvana taptın da beni gömdün? Genç büyücü ve göğüs tarafından yaptırılan dünya atlası sahibini buldu, bak İnançlarımı çamaşır ipiyle balkona astığımdan beri, yağmur yağıyor kente Din dersine geç kalmış ufaklığın kursağını telaş düğümleri yağmalıyor Misyonerliği saptıran şehir orospularının kusursuz duruşlarını seyrediyorum Sakallılar, mezarlığın bir ucunda yapılacak olan kudas ayinlerine hazırlanıyorlar Mevdiven altında tanrıdan saklanan çocuklar gibi ağlıyor kadınlar Nutkunu tuttuğum gecenin içinde sayı saymam yasaklanıyor Kolçakları kırık sandalyenin üstünde sabahlayan harmanlar ve gök tanrılar, eğilin! Yedinci katta kundaklanan seyisin sırtından incil dövmesi çıkarılıyor Ölümlüler cemiyeti kurulmuş, köy kapılarımız dualarla yerinden sökülüyor Bir şair, şiirinin satır aralığına dirhem dirhem afyon yutturuyor Ayağımın biri göle düşüyor! Donuyor ay İnfilak! Şimdi ellerimi katlayıp dolaba kaldırışımı seyredeceksiniz, düpedüz! Kemiklerim, mabetlik hücreler bileşiminde haşlanırken şekilsiz tanrılar koridorunda bağışlanacağım Bir dünya sıyıracağım en lezzetlisinden ve kusacağım tüm inançlarımı, bekleyin! berFarJeyn |