SEN VE SENİN GİBİLER İÇİN
Sen gecikincebir bahar sabahı,belki hiç başa gelmeyecek şeyler olacaktı
akşam iniyorken canı sıkkın bir şekilde gündüze, turfanda olurdum kalkıp giderdim geçmişimin izlerine....bir ocak soğuğu alır o vakit beni teslim olurum,gömer içine içine yorgun bedenimi sararmış bir yaprağın üstünde kuruyan yağmuru görmeyince anlarım körermiş kaderimi rengi kaçmış ayrılık kokan gözlerin,alıkoyuyor sendeki şevkatimi.. geçiyor zaman,batıyor ardında güneş tepelerin. ay ışığa kesiyor,sarsılıyor senli ya da sensiz günlerim sen sevebilir misin ki bu tür vakitleri alabilirmisin koynuna çıplak bedenimi. söyle bana,hadi susma sevişmelerimiz olurdu gecelerce,bu bir gün son buldu sen çekip gidince sen,sen benim seni sevdiğim gibi sevebilirmiydin sence. her günün devamında dilerdim tanrıdan seni, sen bir cehennemdin bağrımda alev alev ve ardından mükaafattın bana tıpkı cennet gibi boş kalmayıncaya kadar ellerim anlamazdım gidişlerini düşünmezdim bile,bilakis hep yanımda,hep canımdaydın sen şimdi ne kanıtlayabilirki mahsumiyetimi. adı it lik pazarına çıkmıştı bu sevdanın artık hayrı yoktu,kalmamıştı kadir kıymeti. ben ağlardım bu duruma,sen ise... gözlerimin cılkı çıkardı her seferinde,emanet kesemde dnden kalma acılarıma sarılırdım. Besmeleyle indirdim yokluğunu mezaraBu gece;Sözler olsun mesela ağız dolusu söz,kimi küfre,kimi sevgiye söylensin Ve mesela dokunduğu zaman,ateş gibi yaksın ortalığı Dokunduğu yere hep mikrop bulaştırsın Savunmaya kalktığı günahla bire birlik karanlıkta kalsın terkedilsin ve doğsun yeni bir gün tüm umutsuzluğa rağmen ne biliyorsun belkide gün doğmadan yeni umutlarımız çoğalır,kabuk açar yeniden sevdamız. Beyhude bir çabayla yoğururuz bu defa en azından yeni günü bekleseydin,gitmeden önce biliyorsun,gün doğmadan neler doğar sinsice böyle mi örnek oldun bu sevdaya hiçmi sızlamadı içerin tutmadı bağrın sızlasa gitmezdin biliyorum... şimdi nerelerdesin,ne vakit akşam olur oralar ah bir duyabilsem sesini alabilsem üzerime soğukluğunu... korktuğum başıma geldi bikere,sen kalkıp gittin kendince, bense kala kaldım öyle sessizce. ve biliyormusun,benimde gidesim geldi, daraldım bu şehrin kimsesizliğinde. her gece kafama vurur sensizliğim.. engel olamayınca içimdekilere,zapt edemiyorum duygularımı ve hep kalk git diyor içimden bir ses git vur kapısına,kırarcasına. haykıt nefretini,vur kır hırpala... seni kırdığı gibi,çıkart onu dışarıya o korkunç boş sokaklara... hesap sor,karşılık beklemezsizin hakkını iste ve tutma ellerini bilsin nekadar zor olduğunu sevmenin... Bazı gecelerde ise unuturum seni,ama neyi unuttuğumu hatırlayınca, anlarım içimdeki bu çaresizliği. şaraplarla morarmış bir çift dudağı ve Bir çift adamı bir çift günahı hediye olarak bıraktım sana artık acı çekmek bana göre değil. sen gittiğin yerde çıplak bedenini bir kaç mal karşılığında satmışsındır şimdi namusunu,şerefini,haysiyetini kim bilir kaç kuruş karşılığında imha etmişsin sen benim sevgime layık olamadın hiç bir vakit bu yüzden sokulgan bir keder hep tırmaladı bedenimi bu heder masalına kalın şişler geçirip kızartmaya bıraktım belki bir bahar sabahı yine gecikirsin diye. bertaraf etmeden,yakıp yıkmadan Unutup öldürmeden önce yani kalırsa küllerini savuracağım rüzgara. sen gelme artık ne bir bahar sabahı nede yalnız bir akşam üstü... olduğun yerde kal,yine piçlerle eğlen,yine satılığa çıkar bedenini.. buralarda hava iyice soğudu artık. sis kaplıyor doğan her yeni günü ve Kasırgalar koparken, maznun can kafesinde, Elimde yakamozlar, cam fanus içindeyim.ardıma bile bakmayacağım giderken Benlikteki senliğin, bensizlik çıkmazında sıkışmayacağım artık yine başım dik olacağım anlayacağın. içimi yakan günahlarıma boyun eğmek yerine geçmişi yüz yıl süren savaşlar açacağım... uğruna ölümle dalga geçmiş olduğum sen gibilere üzülmek yerine siz gibilerin kökünü kurutacağım... |