MANTAR tabancasının dili bağlanır
maganda kurşunu kalemiyle,
horoz şekerlerimde, vakitsiz büyüyemeyen çocuk... barut fıçısı, doldurur gözlerini... çekil kenara sabahlar ruhsatsız, doğdu doğacak, elimi şiire buladım seninle, mantar gibi bittim, kim vurduya gittiğinde, tetik davrandıysakta, ikimizde kayıp... gecenin gözlerinde, elim şakağımda şaka yapmıyorum, şu beyhude ömrümün... sonsuzluk beyenatı, yalansa beylik ismin, birazca çapkın, onu kalbime sıkma, dayılanma, bilirsin ki en çok ona ağlarım, kılıfından çıkıyor, patlamış bir şiir, uydurmadıysam da şayet, çocukluğumun çıtı pıtıları arasından, kız kaçıranlarda kaptı kaçtı, maytapları bir bir çıtırdatarak, kırıldı kırılacak, dalgası suskun ömrümde, vazgeçtikçe doğmayan, cinayet planı, suda halkalar oluştu, kalbime bir taş atınca sen, bir kere sektim aşk ile, kargasekmez düşlerimde, şimdi serçe diyorlar, parmak arası, terk edişlerime, makas tüm kağıt gemilerin, uçaklara söz vermişliğini kesiyor, ’’kurtaracam seni dalgacı ömrümden’’ denizler tutar tutarsız yüreğimden, limanlara sığınıyor fırtınalarım, dil bağlandıkça tadını söküyor, kazaklarımız hep süveter kalıyordu, kol kola giremedikçe, Türkçe’nin Altay kolundan, dudak payı bırakılıyordu, kesirlerimiz nesirlere bileşik edilmişken, mirasımızın payı büyüyordu, milimetrik ayrılıklara... mantar gibi, isimden isim türemişken, fiil kökünde yetişen fiilen, ağız alışkanlığı yapar diye, tıpa tıp benzeterek tıkadıkları ağzımı, tirbuşonlarda olmasa, vurdumduymazdılar, nişan almışlığımın, sarhoş şişeleri vardı, devri gecelere devrilen, devriyelere düşmüşlüğümle, kör nişancı olaydın da, aması var şiirin, benimde itirazım, ayaklı bardaklara, çelenk misalı dileklerim, ilanları yasak gülüşlere, bir çeyrek asır takıyorum, en yakınım şiirse de benim, zincirleme isim tamlamalarına, bir ben tamamlanamıyorum, mantar gibi kaşınan cildimi, mısralarımda, aşk diye patlatan şamaroğlanı, hüzünlerimin de, dayak kaçkını, sen kalbimi çaldın çalalı, operalar, saraydan kız kaçırdı, ve ben ciddiydim... gözlerimdeki yıldızlarla, tutulacaktı kabzası... intikamım, zamanı yiyerek zehirliyorsa... dağıldığımı bile bile, toplatmam ki kendimi toplardamarlara, ormanlar krallığıma, baştacı etmişken seni, tahtından indirip kendimi, şapka çıkarırım vesselam, giderayak portmantolara, kalamam yokluğunda şiirde de olsa, dilim sana bağlı diye, balıkçı düğümünü gözlerimden çözemeyişlerle, zulasında beklettiğim sensizliğimin, zehrini kusmayabilirim de, kendimi öldürdüğü mü kim bilecek o zaman? ölüm meleğim yetiştiyse... azrailim yorulmasın, katil mantarlara saygıyla.... aşktan, her an ölebilirim, Sinem Şanlı |