ADAM asmaca
İdam sehpalarının vazolarını kırdıkça,
Saklambaçlarım ihbar edilmiş, Ebelendim, artık doğmalıyım, Her güzelliğe şiirle asılmış, Boş bir devrimciyim, Fransız kaldığım herşeyimi, Seninle dolduruyorum, Denizlerin yasını tutuyorum balık gibi, Sulu gözlerimden ilelebet tahliyesin, Dinden ’’boş ol boş ol boş ol’’muş, Tek celsede bardaktan boşanmış, Yağmurlara imrenirim, Urganlarıma un serdikçe hocalar, Kavuruyorum ölümsüzlüğün sanatını, Kelime oyunumu da evcilik sanmayasın, İsyanlarda en büyük rolü ben oynadımsa, Bilmemezliğim öldürür adamı... N’asılsın? Aşk ile çarptırıldım tüm elektriklere, Müebbet... Kırık kalemlerin yargısı, Yangısına karışıyor, Yasama, yürütme, yargılama dedim, Ayrılığı kabullendiysemde, Adam sarrafı hiçbir aşka, Jandarma yazılmadım, Sessiz harflerim ismine yelteniyordu, Ve teleffuza taarruz ediyordu şiir, Taburelerin boyu devriliyordu, Bir tabur ordusuyla, Halatlar sıkı sıkıya bağlıyken yaşama, Ölüm halt ediyordu, Bedelini ödeyen bedenlerdi dilinde, Fidanlıklara hep üç sürgün vermişliğimle, Kürekleri asılmış, Martların kedisi var diye, Hiçbir martı şiire yaklaşamıyordu, Muhtırasında, Kanun adamım, Ben seni, Asma yaprağına sorarsan, Üzüm üzüm üzülerek, Asmaca sevdim... Sarmayın yaralarımı... darbe yedikçe... üzerinize afiyet bende ölmüşüm, Elim sende diyen dilimde ihtiLAL. Sinem Şanlı |