işaret SIFATımın tarihi
o şaşkın düşlerden düşeyazdım,
o ateşi uyandırdım icadıma kibrit suyu, o kadar uzak bir ihtimali varsaydım, öteki, beriki, şu, bu... yokluğunu gösterme, o yüzden... son kullanma tarihi çoktan geçmişti suretimin, sıfatımın yüzüne tükürdüler, Yarabbim şükürlerle, çekidüzen verdim öznelere, gizlisi saklısı kalmadı, devrik cümlelerimden iktidar yaptım, seni kendime muhalefet, hiçbir sabaha yüz vermeyişimden, başıma geldi bunlar, çapaklı gözlerimden, uyku yerine senin aktığını bilmezdi nehirler, şeytan yalayıp geçmişti gecelerimi, çarpıp dağıttım avuç dolusu, mahkeme duvarlarımın aksine, Nemrut dağdağalı meşru müdafaamı dinleselerdi, tarihi tekerrür de ederdim, rivayet bileşik zamanda ölürdüm, bile bile, arkeologların yürek kazılarında, kazanan hep aşk olurdu iç savaşlarımda, güvercinlere yine iş düşerdi... yağmur duasını eden kurbağalardı, sus söyleme kimseye, ben seni tarih sahnesinde doğaçlama öpmüştüm, çekim ekimi, çekim ekibiyle karıştırıp, ortak yapım... masallara, mahsus ihanet edemem ki şimdi, tırnaklarımı gece kestirmezdi annem, günah derdi, ben kendimi yerdim, sen kestirip atardın küstahtımı, edebiyatı batıl bir sanat sandım, Ahmet Haşim’in ’’Merdiven’’ şiirinin, altından geçemezdim, yanından da, şairde değildim ki, dinledim kalbim ses verdi sadece, neme lazım, aşkmerdivenine dayadım zehrimide, bıraksalar hep açılırdı tırnaklarım, kapanmak nedir bilmezdi kepenkler, dilim kendini törpülerdi, uzatamazdım, lale devri açık unutulmuş sanatımda, dişimde tırnağımda, üstümü örtmeye geldiyse rüyalar... edebimle tahtına kavgalıydım, bahtıma ne çıkarsa... dilim sana varmazdı, yele verdim saçlarımı, azınlıkta kaldım... parmaklarımı usulca çıtlattım, arkamızdan dedikodu ettiler, işaret parmağımı azarsızca kırdılar, işaret etti diye ayıplandı şiir, haramdı cümle kurmalar.... fiil çatılarım aktarılmamışken, hayalini kuramazdım, işaret parmağım o kadar ileri gitmeseydi, bilinmezdi, tarih düşürmüşlüğüm düşlere, tuğra çeken gözlerimde, burnunu çekerde tarihini silemez, ezberimi bozamazdım, baştacısın gönlüme... sür saltanatını, gerekmezse saltanatı kaldırırım, gerekirse meşrutiyet, ben ilan ettim aşkımı... devir senin devrin, otur biraz tarih çalış... beni hatırlarsın belki... ben yazılı oldum, hiçkimse üstüne alınmadı, seni sözlü yaptılar... ayrıldık, tarih affetmez. Sinem Şanlı |
akan duygu damlalari nehre nehirler denizlere denizler okyanuslara karismis
okyanuslar bir ebru sanatcisinin alin terinden dusen lale yapraklari misali yureginiz kadar saf ve temiz
kagitlara kazilmis kalem yurek gucunuzun esareti altinda sonderece uysal ve itaatkar bir bicimde
nakis nakis oyalamis yemenilerin kenarini cehizlik diye isleyen kinali elli al yanakli ana dolunun genc kizlari misali
harika eserinizi okumakdan buyuk bir haz aldim sizi yurekden kutluyorum siir tadinda turku kivaminda yeni yeni eserlerinizin pesinden kosacagimi bilmenizi isterim tebrik ediyorum