BEYAZ KUŞErkekliğimden değil, gözyaşımı saklamam, Ateş düştü özüme, ben artık ağlayamam ! Dönse de ahvalimiz, her gün başka biçime, Bilemem; kaç zamandır, akıyorum içime... Eyersiz kısrakları, dolaşırken sonsuzun, En namahrem yeridir, içimiz ruhumuzun. Bilmezsin her saniye, patlarken onca fişek, Onulmaz acıları, karşılarız gülerek... Eğil de gör içini, bu kanayan güllerin, Değişmez yasasıdır, gam çeken gönüllerin. Vedası kıyamettir, ateş dansı vuslatı, Ezbere okumaktır, gördüğün bu hayatı... Rüzgarlar sert eserken, gönlünün yamacında, Harlanır ocakların, yaşanan her acın da ! Hangi dağ önce atar, başında ki karını ? Kendi ellerin okşar, dağılan saçlarını... Ok olur birer birer, kuruyan kirpiklerin, Göz bebeğine düşer, sana bakan gözlerin ! Bir bakan daha bakmaz, saçlarını devirir, Yangından kaçar gibi, ansızın baş çevirir ! Her kaçışın vebali, yazılırken hanene, Kimse uğramaz olur, bu viran meyhanene ! Bütün meyler senindir, senindir tüm masalar, Çınlatır yüreğini, bir içli uzunçalar... Bir başına gelmiştin, git artık bir başına, Kimseyi alet etme, içinin savaşına ! Usul usul erirken, karı yüce dağların, Bekle, bir gün bitecek, seninde ağrıların... Pencerene konarken, ansızın bir beyaz kuş, Gamdan kanatlarınla, çıkacağın son uçuş... Hayrettin YAZICI |
Kimseyi alet etme, içinin savaşına !
ne çok doğru
kimse kimseyi çekemiyor
güzel şiir hocam saygılar