Kendini Kov
Yol almadığım kadar almıştım ahını
Payını paydaya her bölüşümde virgüllü ondalıklar sonda. Başta İsimsiz farkındalıklar ceplerinde yirmibeş kuruşlar gibiydi... Söylemekten yoruldum . Aslında vapur dumanı gibi dünyanın yuvarlak olduğunu tek başıma ispat edemiyordum. Titre ve dön aynaya bu karşındaki adamı sen yaratmadın . ancak; bu hali tamamiyle senin şerefsizliğin üstat... Çorbamı kaşıklarlen şimşir kaşığımla, Köy yumurtasındaki protein bolluğunda boğulmamıştım gözlerinde boğulduğum gibi. Tezekte. Tarlada Yön alamayan alaca geyikler gibiydi cebimdeki ıslak mendiller. Asla kurutmamıştı çağlayanlarımı ,asla doyuramamıştı içimdeki aç çakalı, anlat: Kusmaya devam edememen midemin genişliğinden midir? Karşılıksız aşk çeklerini yüzde kaçtan bozduruyorsun ? Konuştukça batan karabatak misali kafa ne suda ne karada. Parmaklarındaki kandan ojeler Aseton. Asit Çıkarmazdı aklından bavullardaki koynumdu kırmızı çamaşırlar. Hormonlu domatesler gibi içi kof kof olmuş hatıralar. Sus ! Karaca Ahmet’e giden yol hangi konuşmandan geçiyor? Gelincikler gibi ömrünü hisseden kıssa yaşamak niye ? havalar açtığında yolculuğa çıkan sürgün kardan adamlar Anlamsız. Bakışsız, Anamın kurduğu fasulye turşusu gibi hafif tuzlu yüzün. Terlemiş parmak aralarından bakıyorsun hayale. Havale geçirdiğim günler geride kaldı. Kov! Nehirlerinden hüzünlü balıkları, Kov! Şehirlerinden suratsız eşkiyaları, Kov! Cinsiyet meraklılarını. Kovma yollarını, dağıtma saçlarının ahını, Verme düşlerini, üşüme ,gerekirse gelme kırıntılarından. hırıltılarından geçtim. zırıldama, bağırma, Koyma ruhunu seri sonu indirimlere . Satışını çıkarma toyluğunu çatlamamış derisiyle. Gül! Kara gül ,kana gül. Gül! Aynaya bak ,kendine gül. Gül! Ojelerine gül. Gül! cebindeki bozukluklara gül. ve aşka, ve bana, hadi birde cesaretin varsa kabrine gül..... |
cok degisik bir siirdi.kimse almasin kimsenin ahini
ciker aheste aheste derlermis.
begenerek okudum.
yüreginize saglik
saygilarimla