Korkuluk
Koştum sonra,
Bir maça papazına tutundum. Güneş kurumuştu. Biraz yoruldum... Gecenin üstüne çıkmış tepiniyordu korkuluklar. Sevişken. Kara kara suratlar, gün doğumunda konuşmadan çekip gidiyorlardı. Valizlerini topladı ve gitti hüzün. Bacaklarından saçlarının uçlarına. Çağırdı sağırlık, çıldırdı akrep ve yelkovan familyası. Gecenin üstüne çıkmış tepiniyordu korkuluklar, tedirgin... Uçuşurken buğday başakları, ekmek olmadan heder oluyorlardı. Bağırdım sonra , Bir çığlığa kavuştum. Dilim yırtılmıştı. Biraz daha dur! Dur ki koşabilesin ey cibiliyetsiz. Konuşmadan öylece kal . Esaretinin tarlasında, ayaklarından toprağa çakılı, ayan beyan satıyorsun kendini. Anadan üryan... Haydi durma yürüsene be aydınlığım. Masadaki vazo daha kırılmadı. Haydi onarmadan kendini coş! Koş mal varlığındaki en değerli menkulune. tanelerinden düş, el olmadan gururun. Küs yaşama dargın herkesle. Düş gördün say gecede. Yoksa kaybettin mi O’nu ? yok yok ; Kolların sabit , kafanda saman yığını, korkuluk korkuluk bakıyorsun, Onuruna... Al O’nu Umut KURU |
Yolun açık olsun. Seni okumak da ayrıcalık artık.
Kalemin her daim güçlü olsun.
Sevgiyle kal.