UNUTAMIYORUM – 1Bilincimin en derin yerinde, Dört yaşımın olağan dışı bir sahnesi var. Bugün gibi hatırlıyorum. Ve hala, o günkü bebek BEN’E acıyorum. Babam askerden gelirmiş. Töre gereği, Karşılamak gerekirmiş. Hısım akraba, komşular ile Öyle ki dört yaşında çocuklar bile. Amca kızı Menşure ablam, Beni sırtına ebişmişti. Heyecan içinde küt/ küt yüreğim, Yol git/ git bitmemişti Ablamın boynuna sıkıca dolamıştım ellerimi O beni arkadan kavramıştı Sıcacıktı bedeni Yokuşaltı’nda,bayır aşağı inerken Yere indirmişti de,eğilip kulağıma Bak Az sonra babanı göreceksin Görür görmez seveceksin,demişti O an/ silah sesleri yankılandıydı da Dağ taş inlemişti Sanırım bir bendim/titreyen Bir annemdi İkimizin de tüyleri,diken dikendi Çilpiler arasından ilk görülen,maksi Bir asker kaputuydu,haki İçinde babam İşte babam Ne kadar uzun boylu,yakışıklı İlâh sanki Hem soylu mu soylu Gerçekten Görür görmez sevmiştim onu Babam,güzel babam Canım babam Abla bak, bu Benim babam Ama! Acep,babam da beni sevecek mi Bana bir şey verecek mi? O gün orada, Benim babam; Herkese merhaba demişti Konuşmuştu. El öpüp, kucaklamış, Koklamıştı… Bir tek beni, Beni unutmuştu. Ölümü/ ilk o gün tatmıştım ben. Susmuştu körpe yüreğim Bir an için buz tutmuştu. Çok sonraları sorduğumda; O zamanlar töre öyleydi. Büyüklerin yanında insan, Evladını sevemezdi, dedi. Bugün düşünüyorum da… İyi ki o töreler, Yok olup gitti. Babalar, Çocuklarını öpüp/ kokluyor şimdi. Bir o unutuluşu………. Unutamıyorum, köyüm Deştiğin. Bir de babamı tanıdığım o yokuşu. Ilgın-1993 |
yüreğine saglık
kalemin daim yaşamın hep mutluluk olsun.
.................................................................