Ve baban ölür bir gün...
Sen büyürsün
koşturursun oradan oraya diploman elinde envai çeşidi beyninde olur olmaz bilgilerin meslek sahibi oldum dersin en evvelâ sonra yuva kurarsın baba olursun peşine anlarsın babanı ilk defa yıllar geçer büyür çocukların dedeleri pek sever hepsini hem de eskiden cahillik işte evlât ayıranlar yaşlanınca torun ayırmaz olur torunlarda çok severler dedelerini senle konuşmadıkları ne varsa konuşurlar inadına dedeleri dinler hiç kesmeden sözlerini azarlamadan bir de büyük adamlarmış gibi seni hiç dinlemediği şekilde sen kızarsın alınırsın kuruntu yaparsın anlayamazsın basmaz aklın seni adam yerine koymadığını sandığın baban arkadaş gibi olmaya çalıştığın çocukların hep uzak gelirler sana dalarsın işe güce daha çok para kazanırsan belki baban o gün; " işte şimdi adam oldun sen," der ve çocukların daha bi gurur duyar seninle eşinde çalmaz olursun babanın kapısını uzunca bir dönem öyle meşgulsündür ki vaktin olmaz haftalar geçer aylar kovalar ayları sen yokken eve uğrar annenle baban severler torunlarını bir sürü hediye kucaklarında yetmezmiş gibi bir de alışverişe götürürler belki sinemaya sen akşam geldiğinde yorgundur çocuklar ama mutlu uyumuşlardır kokularına hasret öpersin uyurken okşarsın saçlarını " babamda beni böyle mi severdi? " ya da "babam beni seviyor mu ki?" diye düşünürsün uyursun ama zor kalkarsın sabah işe yine zor aklın karışık işler dertler tasalar ve baban ölür bir gün şanslıysa senden önce bilir çünkü babalar evlât acısı benzemezmiş hiç bir şeye tez bir haber yayılır acı acı çalar telefonun sessize almışsın telefonu toplantılar bahane epeydir aramayan amcan telefondadır istemeden açarsın önce koş gel der sana hemen bırak işi gücü ne olmuştur ki? Kalkar cenaze herkes ayrı perişan son sözünü sen değil hastanede hemşire ile doktor duyabilmiştir ancak -" Oğlumla gurur duyuyorum doktor bey, boy boy torun verdi bana, işi gücü yerinde, kimseye muhtaç değil ya, aferin ona, aferin benim aslan oğluma..." 01.11 - 28 Ocak 2010 başakşehir - İstanbul |