BİR FERYATSIN ARTIK…
BİR FERYATSIN ARTIK…
İçimi dağlayan bir feryatsın artık… Sesini duymuyorum, Kokun yok… Gözyaşlarım beni bıraktığından beri, Hiç ara vermeden uğruyor yanaklarıma… Özlem demiyorum buna, Keder değil! Çıkışlarımın kapanması belki bu gidiş, Tutsaklığımın fermanı ya da… Ama acısı farklı adını koyamayacağım kadar… Çığlıklarımın boğazımda düğümlenmesi gibi bir şey bu, Nefesimin kesilmesi… Neden gidiyorsun demenin faydasızlığı… Şimdi nerdesin? Niye bensizsin? Anlam veremiyorum. Ama kızamıyorum da bu isteksiz gidişine... Gittiğin yerde burada olduğundan daha mutlu olduğunu, Biliyorum… Hissediyorum bunu… Kulağımda sana dair sesler çınlıyor bazen, Arkama, sağıma, soluma bakıyorum hatta… Yokluğun en çok bu anlarda vuruyor beni… Gittiğini bir kez daha anlıyorum… Öyle yaralı bir ah geliyor ki derinlerimden, İdrakimi donduruyor, düşünemiyorum hiçbir şeyi… Ve şimdi sonsuza gidişin, Hiç dönmeyeceğini bilmek, Misafir gözyaşlarımı tetikliyor yine… Yani gittin, yani yoksun öyle mi? Yokluğun… Bu kelime ne kadar da yabancı dilime, Sen izin vermezdin böyle üşümüş kelimeleri kullanmama… Şimdi senin üşümüşlüğünde, En unutulan en sahipsiz kelimeler düşüncemde… Sadece gitmeliydin ve gittin… Soğuk kelimeleri bana emanet edip gittin! Sensizim şimdi sensizlik üşümüşlüğünde… Tuğçe Abacılar 14.02 |
İnna lilllah ve inna ileyhi racihun...