Düşengeç...
Anlayamadın yine
Senin kahrından batmıştı güneş Ve küresel ısınma zannettiler iç sıkıntısını Canımız sıkıldı bütün buzullar eridi Bütün ormanlar kendini yaktı bu gece Sen uykunda kâbus gördün diye Haber bültenleri mangalcı ziyafeti sandılar Ve sürmanşet vermediler sensizliği... Sen aynadayken hani demiştim ya Bakmayı bilmiyorsun gökyüzüne Bakabilseydin görecektin Kâinatın kalbini Ürkememiştin bile Gördüklerin kadarla sınırlı hep kaybettiğin Pencerene bu sefer yeminliydi düşebilmeye Bir yağmur damlası buharlaşıp gelmiş gözyaşımdan Soluğun olmaya adamıştı kendini bir yudum oksijen parçası Son selamlaşmamızdaki tıkanık bir iç çekişime özenip Ve bir yakamoz en yakın bir deniz penceresinden kaçıp Senin en sevdiğin bir şarkında adının geçmesini bekleyecekti içinden söylediğin Az sonra tükenecekte olsa Ve az sonra söneceğini bile bile bir ateş böceği Pencerenin saçağında son nefesini bir rengini göstermeye çalışan Menekşenin dalına tırmanmış Gözlerine son bir kez yanmaya çalışırken can veriyordu Az önce gücü yetmemiş gölgende uyumaya Bir ipek böceğinin başucuna anlarsın diye bıraktığı Sevdasının yarasını anlatan kozasının yanında Ve biz bütün kâinatla beraber her gece senin için öldük Sen her yeni sabaha uyanırken, Yeter ki anla diye bir gün aşkı… Ve Haber bültenleri Sürmanşet vermediler Düşleri ve ötesini… |
sonunu bile bile ulasilmayacak yollari hedef secmek gönüle
varsayalim ki vuslat oldu
varsay ki bayram yeri yüregin
yine ayni kayitsizligi göstermeyecekmyidi vurdumduymazligiyla
yine bir sekilde atese korla kosmayacakmyidi seni yakmak adina.
Mechul tüm sorular aklimda.
sanirim cok sordum cevapsiz yanlarimla.
Siir dünyana ayna olurken karanliga batmis gecede
basrol oyuncusunun sahteligi ile
ki
sairin serzenisi ufuklarda seher vakti gerceklere uzanmis derinlerde
bu sayede siirde aydinliga el vermis sessizce.
Derim hep büyük bu yürek diye..
Büyüksün kalem, yücesin yürek.
sevgimle