1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1169
Okunma
Anlayamadın yine
Senin kahrından batmıştı güneş
Ve küresel ısınma zannettiler iç sıkıntısını
Canımız sıkıldı bütün buzullar eridi
Bütün ormanlar kendini yaktı bu gece
Sen uykunda kâbus gördün diye
Haber bültenleri mangalcı ziyafeti sandılar
Ve sürmanşet vermediler sensizliği...
Sen aynadayken hani demiştim ya
Bakmayı bilmiyorsun gökyüzüne
Bakabilseydin görecektin
Kâinatın kalbini
Ürkememiştin bile
Gördüklerin kadarla sınırlı hep kaybettiğin
Pencerene bu sefer yeminliydi düşebilmeye
Bir yağmur damlası buharlaşıp gelmiş gözyaşımdan
Soluğun olmaya adamıştı kendini bir yudum oksijen parçası
Son selamlaşmamızdaki tıkanık bir iç çekişime özenip
Ve bir yakamoz en yakın bir deniz penceresinden kaçıp
Senin en sevdiğin bir şarkında adının geçmesini bekleyecekti içinden söylediğin
Az sonra tükenecekte olsa
Ve az sonra söneceğini bile bile bir ateş böceği
Pencerenin saçağında son nefesini bir rengini göstermeye çalışan
Menekşenin dalına tırmanmış
Gözlerine son bir kez yanmaya çalışırken can veriyordu
Az önce gücü yetmemiş gölgende uyumaya
Bir ipek böceğinin başucuna anlarsın diye bıraktığı
Sevdasının yarasını anlatan kozasının yanında
Ve biz bütün kâinatla beraber her gece senin için öldük
Sen her yeni sabaha uyanırken,
Yeter ki anla diye bir gün aşkı…
Ve
Haber bültenleri
Sürmanşet vermediler
Düşleri ve ötesini…
5.0
100% (3)